Sayın yazarımız Derya Süer 'in yazısı şöyle...KARAR SENİN Mİ ? Kararsızlıklarınız hayatınıza nasıl yön veriyor? Bir konuda bir Karar verdikten sonra aklı diğerinde kalanlardan mısınız?Hayatımız boyunca ebeveynlerimiz, dostlarımız, arkadaşlarımız, hayatımıza dair Doğru kararlar almamız için bize yön verirler; bizler de doğru kararlar almaya çalışırız. Ömrümüz boyunca doğru karar vermek istiyorum diye aslında sürekli kendimize telkinlerde bulunuyoruz. Şöyle düşünün, daha çocukken ben bu mesleği istiyorum. Ben böyle olmak istiyorum.Aslında biz neye zemin hazırlıyoruz? Doğru karar vermeye zemin hazırlıyoruz. Evet, hepimizin amacı doğru karar veriyor olmak ama ne yazık ki çevremizde bazı insanlar bizim karar verdiğimiz noktalarda öyle cümleler kurarlar ki öyle olumsuzluklar dolu cümleler kuruyorlar, ne yazık ki aklımızı karıştırmaya çalışıyorlar. Ve çoğu zaman başarılı oluyorlar. Bizler başkalarının bizim hakkımızdaki fikirlerinden çok etkileniyoruz. Etkileneceğiz de bu çok normal çünkü birbirimizle etkileşimde olan varlıklarız.Karşı tarafın bizim hakkımızdaki fikirlerinden dozunda mı etkileniyoruz?Evet, bazen hayatımızda yanlış kararlar alabiliyoruz. Yanlış kararlar noktasında karşı taraf bize bir şey söylediğinde etkilenebiliyoruz. Ne kadarı benim kararım ne kadarı etkilendiğim kararlar şimdi biraz detaylandıralım: Aslında 5 çeşit karar vardır. Yetişkin bir birey karar verirken şunun olacağını çok net bilir. Aslında 2 tane sonuç oluyor. Biri olumlu yani olmasını beklediğimiz istediğimiz bir durum. Diğeri olumsuz olmasını istemediğimiz ve kesinlikle kaçındığımız bir noktadır. Ama biz yetişkin insanlar karar vereceğimiz zaman her 2 sonucun da sorumluluğunu aslında kabul etmiş oluyoruz. Yani sağlıklı bir birey, bir karar verirken olumlu ve olumsuz sonucu kabul etmelidir. Ama bir de başkalarının rüzgarlarına kapılıp aldığımız kararlar vardır. Çok çabuk olan şeyler mantıklı şeyler değildir. Eğer bir arkadaşımız, hatta bu aile üyelerimizden biri de olabilir, bir konu hakkında hemen bunu düzelt diye böyle bir baskı dayatıyorsa inanın o sağlıklı verilmiş bir karar değildir.Bir de pişman olduğumuz kararlarımız vardır:En çok geleceği düşünerek karar vermediğimiz için anlık tatmin duygusunu yaşamak için belli kararlar veriyoruz ve ne yazık ki yarınlarımızı düşünmüyoruz.Şöyle diyoruz; ya bu kısa vadede beni mutlu etsin de uzun vadede çok da mutlu etmese de olur. Ama yanılıyoruz. Bir de ne yazık ki şu kategoride olan karar veremeyen kişiler var: Başkasına pası atan, başkasının benim yerime ne giyeceğimi söylesin diyen bir de kategoride olan kişiler var. Bu kişileri direkt şöyle tanımlayabiliriz, mesela sosyal çevrede yapılması gereken aktivite yapılacağı zaman kişiye sorulduğunda o kişiler şöyle der, benim için fark etmez. Her şeye uyum sağlarım. Siz nereye istiyorsanız ben tamamım çünkü herkese uyum sağlamaya çalışan insanlar genelde kendilerini şöyle ifade ederler, ben ortama uyum sağlarım. Bu ortama uyum sağlamak değil. Amacımız ortama uyum sağlıyor olmak da değil. Benim orada bir kararım olsa çoğunluk neyse onu uyarsan evet bu ortama uyum sağlamak demek ama bunlar, bağımlı kişiliklerin özellikleri. Şimdi düşünmenizi istiyorum. Bağımlı kişilik misiniz yoksa bağlı kişilik misiniz? Bağımlı kişilikler genelde başkalarının kararlarından çok çabuk etkilenirler. Kendilerine ait bir doğruları yoktur, kendilerine ait düşünce tarzları yoktur. Herhangi biri onun için ne söylerse söylesin onu hemen doğru kabul edebilir. Şimdi bağımlı kişilik. Ne yazık ki özgür kişi olmadığı için de bir noktadan sonra mutsuz kişi oluyor. Bu insanlar belli bir noktadan sonra hep şöyle derler, insanların her istediğini yaptım, istemediğim şeylere bile tamam dedim. Sırf onlar mutlu olsun. Sırf onlar kırılmasın, sırf onlar üzülmesin diye yaptım ama ben mutsuz oldum, bu günlerimiz dün olmadan lütfen aklımızı başımıza toplayalım. Şöyle bir kendimizi sarsalım. En sonuncusu ve bence en önemlisi karar veremeyen kararsızlar topluluğu bu insanların hiçbir konuya dair kararı yoktur. Hayatımızda tabii ki karar veremediğimiz noktalar olacak insanız her konuda doğru bir karar veremeyiz. En iyisini yapamayız. En iyisi bizim için ne bazen göremeyiz. Çünkü bazen öyle bir noktada oluyoruz ki duygularımız yoğun oluyor ve bizler genelde duygularımız yoğunken doğru kararlar alamayız. Çok tavan duygular yaşadığınızda lütfen bekleyin, duygularınız demlensin, duygular demlenmeli çünkü biz öfkelendiğimizde vuruyoruz, kırıyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz. Hayret ediyoruz, hatta tartışıyoruz, ayrılık noktasına geliyoruz. Sonra biraz zaman geçince şöyle sorgulamaya başlıyoruz; şimdi öfkem geçti, ya ben çok yanlış yaptım aslında bunları söylemek istemiyordum. Aslında niyetim onu kırmak değildi deyip sonra gidip konuşmaya çalışıyoruz, özür diliyoruz ama ne yazık ki bazı şeyler affedilmiyor, unutulmuyor. Lütfen insanların hayatında derin yaralar bırakmamak adına çok çabuk duygularımıza kapılmayalım. Tabii ki hayatımızda, sevdiğimiz, kararlarını doğru bulduğumuz insanlardan fikir alışverişi yapabiliriz, onlara danışabiliriz. Çok ciddi karar verme aşamasında olabilirsiniz. Ama bu noktada kimden bize destek olmasını istiyoruz. Hepimizin amacı doğru karar verebiliyor olmak. Şöyle de bir gerçek var, bu hayatta her seçim bir vazgeçiştir. Bizler verdiğimiz her kararda aslında birçok şeyden vazgeçiyoruz. Hayata dair kararlarınızı, kendinize dair kararlarınızı tekrar gözden geçirin. Ve kendi doğrularımızı kendiniz bulun gerektiği yerlerde seve seve tabii ki destek alın ama bu hayatta en önemli şey sizin kararlarınızdır. Başkalarının düşüncelerini bir yere kadar önemseyin. Bir yerden sonra kesip atın. Çünkü verdiğiniz kararın bedelini de olumlu ya da olumsuz siz yaşayacaksınız.Van Taraf Gazetesi
Sağlık
Yayınlanma: 30 Ekim 2023 - 09:53
Psikolog Derya Süer Yazdı; "KARAR SENİN Mİ...?
Gazetemizin yazarı olan Psikolog Derya Süer Yazdı; KARAR SENİN Mİ...? Bu haberi okumadan geçmeyiniz...
Sağlık
30 Ekim 2023 - 09:53
İlginizi Çekebilir