Pak Van İl başkanlığında düzenlenen konferansa PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik, PAK Van İl Başkanı Fahrettin Tütüncü, Meclis üyesi Hüsamettin Acar, yürütme kurulu üyeleri siyasetçi ve yazar ve çok sayıda vatandaş katıldı.,
PDK Politbüro Üyesi ve Batı Kerkük Cephesi ve ile Pirde Peşmerge Komutanı Dr. Kemal Kerkûkî, ENKS Başkanı Brahîm Biro,PDK İran Merkez Komite Üyesi ve Hewler Büro Sorumlusu Mihemed Salih Qadirî de telefon ile konferansa katılarak görüşlerini bildirdi.
Burada basına açıklamada bulunan PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik, " Ne AKP, Ne CHP, Ne İyi Parti; Alternatifimiz ''Kürt Bloğu'' Olmalıdır" dedi.
Özçelik, On binlerce insanımızın yaşamını yitirdiği; yüz binlercesinin evini, yurdunu terk etmek zorunda bırakıldığı;, binlerce köy, belde, ilçe ve hatta ilimizin yakılıp yıkıldığı, viraneye çevrildiği; yüz binlerce insanın işkenceye, hapis cezalarına maruz kaldığı bir sürecin sonunda bile hala Kürt dili yasak, Kürdüm demek ırkçılık olarak itham ediliyor. Sözüm ona halkın temsilcilerinin en özgür şekilde konuşmaları gereken kürsü olan Meclis kürsüsünde sayın Osman Baydemir 'Kürdistan'ın varlığından bahs ettiği için cezalandırılıyor: Sayın Baydemir'i kutluyor; bu cezayı de kınıyoruz.
Evet, 94 Yıldır Kürtlere bu yaşamı reva görenler bugün de AKP, CHP, MHP ve İyi Parti adı altında bizleri tekrar bu inkar, imha ve asimilasyon siyasetine mahkum etmek istiyorlar. Bizleri bu tiyatronun bir figüranına dönüştürmek istiyorlar..
Bizler tüm Kürt ve Kürdistanlılar olarak artık bu insanlık dışı siyasete kendi alternatifimizle hayır diyebilmeliyiz.
Genel Başkan özçelik konuşmasının devamında, MHP ırkçı, faşist , saldırgan bir siyasetle freni patlamış hurda bir arabayı ifade ediyor.AKP sanki MHP ile yarışa girmişçesine, sadece içerde değil, dışarıda da ''Kürt anasını görmesin'' diyor; Kürtlerin dünyanın hiç bir yerinde herhangi bir hak ve özgürlük, bir siyasi statü elde etmelerine tahamüi edemiyor. 94 Yıldır izlenen Türk Devlet siyasetinin mimarı olarak bugün de aynı ''Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak'' siyasetinde ve Kürt karşıtlığında baş aktörlerden birini oynuyor. Meral Akşener, 1990'lı yıllarda 17 bin faili meçhul cinayetin sorumlusu hükümette bakanlık yapan ve faşist MHP'nin Meclis Başkanlığı adayı olan biridir.Şimdi soruyoruz: Kürt halkını bu partilere mahkum kılmak zulüm değil midir? Bu partilerin ne Kürt meselesinde , ne özgürlük, adalet, demokrasi ve insan hakları sorununda biçimsel farklılıklar dışında, aralarında ne fark vardır.
Kürtlerin artık dini görüntüsüne kanmadan AKP'ye hayır demeleri gerekiyor. 94 Yıldır artık her yönüyle ayuka çıkmış CHP'ye ve onun taklitçisi İyi Partiye hayır dememiz gerekir. Kürtlerden oy alan hiç bir parti halkımıza bu partileri adres göstermemelidir. Öncelikle bizler , Kürtler olarak , savaşa, çatışmaya ve OHAL'e hayır diyerek, en asgari, ulusal demokratik hak ve özgürlüklerimizi, tüm etnisite, din ve mezheplerin, kadınların en temel hak ve özgürlüklerini, düşünce, inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü yasal ve anayasal güvenceye kavuşturacak bir program etrafında kenetlenmeliyiz. Bu birlik sağlandıktan sonra da, bu programın gereklerini yerine getirecek her taraf ile diyaloga geçilebilir, işbirliği ve ittifakın zeminleri değerlendirilebilir.
Evet , mevcut partilerin siyasetine angaje olmadan, önce kendimizi bir taraf olarak görebilmeliyiz. Kendimiz olmalıyız. En geniş Kürt ve Kürdistani potansiyeli kucaklayacak şekilde, bir ''Kürt Bloku'' oluşturulmalıyız. Bu sağlandıktan sonra, bir taraf olarak her kesimle muhatab olabilmeliyiz.
Güney Kürdistan
Özçelik, Kerkük'de işgal edilen %93'lük Kürdistan halkının, %80'lik Kerkük halkının meşru, demokratik iradesidir. Kerkük'ün işgaline yol verenler, Ölümsüz Kürt lider Molla Mustafa Barzani'nin ''Kerkük Kürdistan'ın Kalbidir'' şiarını, Kürdistan Özgürlük mücadelesinin önderlerinden Mam Celal
Talaban'inin ''kerkük Kürdistan'dır'' siyasi tespitini ve iradelerini Haşdi şahbi ve işgalci güçlere çiğnetmişlerdir.
Artık tartışmasız bir şekilde açığa çıkmıştır ki, Bağdat'ın dedi sadece bağımsızlık referandumu değildi. Bağdat Kürdistan'daki federe yapıyı ve tüm kazanımları ortadan kaldırmak istediğini açık bir şekilde gösteriyor. Referandum olmasaydı da Bağdat, İran ile birlikte ve Türkiye'nin de desteği ile bu saldırı ve işgal girişimini yapacaktı.
Ama bugün yaşanan geçici bir geri çekilmedir. Bağdat Federal Anayasayı uygulamamakta direttiği için köşeye sıkışmıştır. Kerkük'ün işgaline göz yuman dünya devletleri artık daha güçlü bir sesle ''Güçlü bir Irak içinde , Güçlü bir Kürdistan''ı dillendirmekte, Federal Anayasanın ve özellikle de 140. Maddenin uygulanmasını gündemleştirmektedirler.
Kürdistan halkı iç birliğini, pêşmergenin birleşik gücünü yaratarak bu geçici geri çekilmeye son verecektir. Kerkük ve işgal edilen diğer Güney Kürdistan toprakları ya 140. Madde ile işgalden kurtarılacak ya da halkımızın birleşik direniş ve başkaldırısıyla işgalci güçler bu topraklardan sökülüp atılacaklardır. Ve elbette ki halkımızın elinde bağımsızlık tapusu, kilidi de mutlaka o kapıyı açacaktır. Bütün bunlardan kuşkumuz yoktur.
Kürdistan Hükümeti ve Parlamentosu hem iç birliği sağlamak, hem mevcut kazanımları korumak, hem de şu aşamada uygulanmasa da referandum iradesine sahip çıkmak gibi tarihi ve ulusal bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyadır diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak: Van Ekspres