Orta Doğuda kadın olmak...!

TAKİP ET

Gazetemizin yazarı Mehmet Koç Orta Doğuda yaşayan kadınları ele aldı...

Dünya tarihi boyunca kadınlar tarih sahnelerinin en kritik noktalarında yerlerini aldılar. Her birimizin tarihinde de yer alan kadınlar en başta annelerimiz hepimizin hayatlarında önemli bir yere sahipler.

Peki, son 15 yılda kadınlardaki bu yıpranma ve hiçe sayılmanın sebepleri ne oldu?
Bu noktada meselenin özüne inmek gerek, kadına yönelik en büyük tahribat ve darbenin orta doğu toplumunun olduğu hepimizce de aşikâr. Peki, bu toplumda ne yaşandı ki, kadınlar böylesine köleleştirildi.
Her ne kadar kabul etmesek te, doğru bulmasak ta bu topluma hastalık gibi bulaşmış kör bir zihniyet var ortada…
Erkek egemenliği tarihi boyunca en büyük tahribatını orta doğuda yaptı. Gerek kadınlar üzerinde gerekse birçok inanç ve düşünce özgürlüğü anlamında. Topluma birçok Vandal düşünce toplumun, en büyük zaaflar olarak aşılandı.
Bu meseleye her ne kadar muhatap arayıp bulsak da, işin ucu her hâlükârda inanca dokunuyor. Yaşanan şiddetin yüksek oranda Orta Doğu ülkelerinin olması tesadüf mü?
Peki, yaşananların temelinde ne var?
orta Doğuda ve toplumumuzda etkin olan dini öğretişin dayattığı erkek egemenliğimi? Yoksa ataerkin toplum düzenimi?

Aslında her ikisi de mevcut. Orta Doğuda ve toplumumuzda etkin olan dini öğretişin dayattığı erkek egemenliğinin üstüne, birde erkek egemenliğinin fiziksel üstünlüğü eklenince ortaya vahşi bir zihniyet çıktı. Bunun sonucunda kadın, doğurgan ve cinsel obje olarak toplumda yer aldı, almaya da devam ediyor.
Kadın katliamı, çocuk (bebek) istismarı ve pedofili sapıklığının diz boyu olduğu bir toplumda muhatap kim olmalı? İnsanlar neden bu kadar vahşi oldular. Bastırılmış cinsel arzuların patlaması çocuk istismarı ve sapıklığa yol açtı. İman gücü diye addedilen benlikler, tamamen köleleştirmeye ve hiçe saymaya sürükledi . Orta doğudaki etkin öğretişin tek kazanımı kan ve şiddet oldu. Ve insanlar bu eğilimde eğitildiler…
Peki, siz sevgili okurlarıma sorarım, hangi Avrupa ülkesinde kadın cinayeti ve çocuk istismarı, bir orta doğu ülkesinde yaşananların %1 ‘i kadar olabildi? Cevap çok bariz ortada.
Batı diye tabir ettiğimiz o toplum ve o ülkeler, neden her anlamda bizden kat ve kat önde oldular? Baldırı çıplak dediğimiz kadın neden tecavüz edilip öldürülmedi? Yahut tahrik ettiği gerekçesiyle neden toplu taşımada kadınlar dövülmedi?
Bu soruların çok mantıklı bir cevabı var;
Bahsettiğimiz bu toplumda etkin olan öğretiş, yaratıcıyı sadist bir kişilik olarak tanıtmadı. İnsanlarda bir zafiyet oluşturmadı. Elbette ki böylesine mükemmel olma yolunda ilerleyen toplumda dinin çok büyük bir rolü var.
Bunu şöyle açıklıyım, Etkin Din şiddetin aksine, kadın ve erkeğin birbirlerine saygı ve sevgi çerçevesinde ilişki halinde olmasını gerektiğini onlara lanse etti. Öyle ki bunu en basitinden şu ayetlerle açıkladılar;
(EFESLİLER 5:25)’te ‘’ey kocalar, Mesih kiliseyi nasıl sevip onun uğruna kendini feda ettiyse, siz de karılarınızı öyle sevin’’.
EFESLİLER (5:28)’de ‘’ Aynı biçimde kocalar da karılarını kendi bedenleri gibi sevmelidir. Karısını seven kendini sever’’.
KOLOSELİLER, 3:18 ‘’ey kadınlar rabbe ait olanlara yaraşır bir biçimde kocalarınıza bağımlı olun’’.
1.PETRUS (3:1) ‘’ Bunu gibi ey kadınlar, siz de kocalarınıza bağımlı olun. Öyle ki kimileri tanrı sözüne inanmasa bile, tanrı korkusuna dayanan temiz yaşayışınızı görerek söze gerek kalmadan karılarının yaşayışıyla kazanılsınlar’’.
1.PETRUS (3:7) ‘’ Bunun gibi ey kocalar, sizde zayıf varlıklar olan karılarınızla anlayış içinde yaşayın. Tanrının lütfettiği yaşamın ortak mirasçıları oldukları için onlara saygı gösterin. Öyle ki dualarınıza bir engel çıkmasın’’ diye bu ve buna benzer ayetlerle açıkladılar.
Böyle açıklamayı dini bir mercii yaparsa, elbette kadına verilen değer de bu çerçevede gelişecektir. Buda beraberinde toplumda huzur ve refahı bireysel saygıyı ve daha birçok alanda üstünlüğe yön verdi. Sadece kadın erkek eşitliği değil, inançları onlara insanları sevmeyi öğretti, öyleki bugün Batı’da yaşayan bir çok akrabamız var. Hangisi bir gün Batı’da ırkçılık yönünde bir şikâyette bulundu? Yada İngiltere ülkesinde yaşayan onlarca farklı din ve ırk nasıl olurda huzur ve refah içerisinde yaşayabiliyorlar? Bunun tek cevabı onlara verilen öğretiştir.
Son 15 yılda kadın cinayetlerinin, çocuk istismarlarının yüksek oranda olmasının kanaatimce nedenleri şunlar oldu;
Çağımızın bilim ve teknoloji çağı olması, dünya ile aramızda sadece bir Wi-fi, internet paketi yâda bir TV kumandası ile sınırlı kaldı. Bunların erişimin rahat ve ulaşılır olmasından, bu imkânlar orta doğu kadınında adeta bir uyanışa vesile oldu. Bu uyanış birçok talebi kendisiyle getirdi. Örneğin en önemli talep kadın hakları oldu. Kadın hakları gün geçtikçe yeni talep ve istekler yarattı. En tabi hak olan, kadın erkek eşitliği kavramı yaratıldı. Bu talep erkek egemenliği karşısında pek hoş karşılanmamakla birlikte, çok şiddetli tepkilere neden oldu.
Son 15 yılda kadın cinayetlerinin yanı sıra tarih boyunca görülmemiş oranda boşanma olayı yaşandı. Devlet nezdinde Türk ceza kanunu, aile içi şiddet olaylarında, zanlıya hüküm verirken olayın dini boyutunu ele alarak hüküm verdi. Örneğin aldatılma neden gösterilerek işlenen kadın cinayetlerinde esneklik sağlandı tabi bunu çok daha geniş örneklerle tamamlayabiliriz.
Bu ve buna benzer tepkilerden sonra kadınlarda kabul edilemez bir akım oluştu. Bu akımın adı feminizm (erkek karşıtı) oldu maalesef. Bu akımın kadın haklarıyla ilişkilendirilmesine karşı olan biri olarak. Bunu tamamen cinsiyet ayrımı olarak yorumluyorum.
Son 15 yılda sadece Türkiye’de;
- 6385, kadın yani anne, yani insan vahşice katledildi…
Son 10 yılda;
- 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi
- 15 yaş altı 244 kız çocuğu doğum yaptı
Maalesef… bu hepimizin kanayan yarası. Birbirimize olan saygımızı kaybettik. Anne babalarımıza bakalım. Onlar nasıl oldu da kocaman bir ömrü saygı sevgi çerçevesinde geçirdiler. Bunun da tek cevabı saygı ve sevgidir. Birbirimizi sevelim.
‘’Bir fidana bir bardak su vermeli, o fidana kalkıp bir ağaca verilen suyu verirseniz, o fidanı öldürürsünüz’’