HDP Eş Genel Başkanı Temelli Van'da Konuştu, 'Van ya me ye'

TAKİP ET

Yerel seçimlere 3 ay kalırken partiler adaylarını açıklamaya devam ediyor.

Van Büyükşehir’de Bedia Özgökçe’yi aday gösteren HDP Bugün Van’da adaylarını seçmenlere tanıttı.

Türkiye geneli  Aday listesinde 9 Kürt siyasi partisiyle yapılan Kürdistani Seçim İttifakı’ndan da bir isim yer aldı.





Van’da düzenlenen ‘Aday Tanıtım’ toplantısında konuşan HDP  Genel Başkanı Sezai Temelli, sadece Leyla Güven değil, Abdullah Öcalan tahliye olana kadar direnişin süreceğini ifade etti.

Dün Diyarbakır’da yapılan aday tanıtım toplantısının ardından bugün de Van’da aday tanıtım toplantısı yapıldı. Gevaş girişinde yüzlerce araçlık konvoyuyla karşılanan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli , Büyükşehir Belediye ve İlçe Başkan Adayları, HDP İl Eş Başkanları Yadişen Karabulak, Ümit Dede, DBP Van İl Eş Başkanları Ayla Tarhan, Ökkeş Kawa, Hakkari Belediye Eş Başkan Adayları, İttifakta yer alan Kürt partileri ve halk katıldı.

KAMAÇ : İTTİFAK DAHA GÜÇLÜ VE KALICI OLACAKTIR

İlk olarak söz alan İnsan Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Mehmet Kamaç, “Bugün ortaya çıkan Kürt ittifakı Kürtlere yönelik düşmanlık politikalarını yürütenleri endişelendiriyor. Kürtlerin tarihi acılarla doludur, Kürt milleti yüzyıllardır Zilanlardan, Dersim’lerden, Enfal’lerden, 33 Kurşun katliamlarından geçerek bugüne gelmiştir. Bugün bu açıdan yeni bir durumla karşı karşıya değiliz. Kürt milleti Dersim’de, Amed’de dar ağaçlarından geçerek bugünlere geçmiştir. Roboski’de, Cizre’de halkımız imhaya tabi tutulurken yine çocuklarımızın bedenleri panzerlere sürüklenerek bugüne geldik. Seçimin sonucu ne olursa olsun, Kürt kimliği kazanmıştır. Elbette ki yerel seçimler üzerinden oluşturduğumuz bu ittifak anlayışı bitmiyor. Kayyumlar marifetiyle ayaklar altına alınan halkımızın iradesini kurtaracağız. Ev ev, sokak sokak çalışarak bu çalışmalarımızı yürüteceğiz. Genel misyonumuz bu ittifakı daha güçlü ve kalıcı hale getirmektir. Bu ittifakta yer alamamış partilerimiz, hareketlerimizi ittifakın birer parçası haline getireceğiz ve birinci çalışma misyonumuz budur. Kayyumlar eliyle kaldırılan Ahmed-i *ani’nin heykelini tekrar yerine dikeceğiz. Seyit Rıza’nın dediği gibi ‘Torunlarımız bunu unutmayacak’ sözünün gereğini yerine getireceğiz. “ ifadelerini kullandı.





DEDE : BU HALKIN ÖNDERİ ÖZGÜR OLMADIKÇA HİÇ BİRİMİZ ÖZGÜR OLAMAYIZ

Ardından söz alan HDP Van İl Eş Başkanı Ümit Dede, “ Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelenin temel öncüsü olan kıymetli kadınlar ve gençler, bugün yerel seçimlere giderken bugün yanımızda bulunan STK temsilcileri, parti temsilcilerini HDP adına saygı ile selamlıyorum. Bugün sizin coşkulu katılımınızla seçimin startını veriyoruz. 31 Mart yerel seçimleri genel olarak Kürt halkı, Türkiye Halkları ve Ortadoğu halklarının özgürlük mücadelesinin bir ayağını oluşturuyor. Sindirme politikaları yürütülürken tüm Kürt partileriyle ve Türkiye’de bileşenlerimizi ittifakımızı gerçekleştiriyoruz. Bu tarihsel önemdedir. Elbette yerel seçimler bizim için önemlidir ama asıl amaçlarımızı gerçekleştirmek için uzun soluklu, bedeller gerektiren mücadele içinde hiçbir gün bizim için kolay olmadı. Dostta, düşmanda şunu bilsin, bizi lime lime ettikleri süreçlerde dahi büyük direniş gerçekleşti. Son 3. 5 yıldır bu alçakça politikalara karşı direniş çizgisiyle Kürt halkının özgürlüğünün koşullarını yürütüyoruz. Asla boyun eğmedik, asla boyun eğmeyeceğiz. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ki tecridin kaldırılması ve her devrimci direnişte olduğu gibi egemenler Leyla Yoldaş’ın direnişi karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. İmralı görüşmesiyle direnişi kırmaya çalıştılar ve bugün de tahliye oldu. Belki bedensel olarak cezaevinden çıktı, özgür bırakıldı. Ancak bu halkın önderi özgür olmadıkça hiç birimiz özgür olamayız. Kürt halkının önderi de toplumu ile özgür koşullarda buluşuncaya kadar bu direniş böyle devam edecektir” Diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Van Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, şöyle konuştu:

Direnişin adı olan, 79 gündür açlık grevinde olan sevgili Leyla Güven’i selamlayarak başlıyorum. Sevgili Leyla Güven gibi bu onurlu direnişte olan yüzlerce arkadaşımı selamlıyorum. Erbil’de Nasır Yağız'ı, Strazburg’taki yoldaşlarımızı, Kandıra'da Selma Irmak’ı, Sabahat Tuncel’i selamlamak istiyorum. Selam olsun!

Açlık grevlerinin sonlanması ancak tecridin sonlanmasıyla mümkün

Bugün Türkiye cezaevlerinde 230’dan fazla tutsak dönüşümsüz açlık grevinde. 1000’den fazla tutsak dönüşümlü açlık grevinde. Tüm bu açlık grevlerinin sonlanması ancak ve ancak tecridin sonlanmasıyla mümkün. Bunu gerçekleştirmek için bugün bedenlerini açlığa yatıran bu arkadaşlarımızın, başta Leyla Güven’in sesine ses katma zamanıdır, mücadelesine mücadele katma zamanıdır, tecride son verme zamanıdır.

Güven tahliye edildi ama hukuksuzluk sürüyor

Bu sabah sevgili Leyla Güven, DTK Eş Başkanımız, Hakkari milletvekilimiz tahliye edildi. 24 Haziran’da milletvekili seçilmesine rağmen 24 Haziran’dan bugüne kadar hukuksuz bir şekilde, yasa tanımaz bir şekilde cezaevinde alıkonulmaktaydı. Bugün bu hukuksuzluğa nispeten son verildi. Tahliye edildi ama yargılaması devam ediyor. Bugün dokunulmazlıklar hala yok sayılıyor. Bir milletvekilinin yargılaması devam ediyor. Tutukluydu bugün tahliye edildi ama hukuksuzluk sürüyor. Tıpkı Leyla Güven’de olduğu gibi birçok milletvekili arkadaşımız yargılanmaya devam ediyor. Yani hukuksuzluk her yerde. Neden yargılanıyor arkadaşlarımız, neden cezaevlerinde binlerce HDP’li var. Bir suçları olduğu için değil bir sevdaları olduğu için. İşte biz o sevdaya sahip çıkıyoruz.





AKPM iktidarı bir kez daha uyardı

Hukuksuzluk o denli olağanlaştı ki her yeri kapladı. Hukuksuzluk her yeri kapladığında artık o ülkede adaletten bahsedemezsiniz. Her yerde adaletsizlik. Bu adaletsizlik dün AKPM'de bir kez daha teyit edildi. Türkiye’deki hukuksuzluğa bir kez daha vurgu yapıldı, bir an önce bu hukuksuzluğa son verilmesi hususunda iktidar uyarıldı. Bildiğiniz gibi AİHM'in Selahattin Demirtaş kararı bu iktidar tarafından yok sayıldı. Dün iktidar bir kez daha bu konuda uyarıldı. Demirtaş, 3 gündür Sincan’da savunmasını hukuk adına, demokrasi adına yapmaya devam ediyor, ama bu hukuk tanımaz barış düşmanı iktidar bütün hakları çiğnemeye devam ediyor. Bu haksızlığa son vermek için AKPM bir kez daha çağrı yaptı. “AİHM kararını tanıyın” dedi. Bu kararın tanınması tutsak edilmiş bütün siyasetçilerin haklarının tanınması demektir. Çünkü bu siyasetçiler tutsak olan vekillerimiz, ülkesini terk etmek zorunda kalan vekillerimiz aslında Anayasa'nın çiğnenmesi pahasına dokunulmazlıkları kaldırılmış, uydurma fezlekelerle ceza almışlar, bir kısmı hükümlü haline gelmişlerdir. Tüm bunlara son verme zamanıdır. Mücadelemizi bu adaletsizliğe, demokratik siyaseti tasfiye etmek isteyen bu iktidara karşı bir kez daha yükseltme zamanıdır.

Açlık grevi devam ediyor çünkü Güven ve tutsaklar tecrit kalksın diye açlık grevinde

Açlık grevleri sürüyor. Leyla Güven tahliye edildi ama açlık grevine devam ediyor, tıpkı diğer arkadaşlarımız gibi. Diyor ki Leyla Güven ve açlık grevindeki tüm arkadaşlarımız, "tecrit sonlansın diye açlık grevi yapıyoruz". Çünkü tecrit demek savaş demek, haksızlık ve hukuksuzluk demek. Tüm bir ülkenin tecrit altında baskı altında şiddet altında yaşaması demek. Sadece bu ülke mi? İşte Ortadoğu’daki savaş senaryolarını şiddeti görüyorsunuz. Tüm bunların tecritle bire bir alakası var. Çünkü ya tecrit ya demokrasi, ya tecrit ya barış. Bugün tecrit demokrasiyedir, barışadır.

Öcalan'ın fikriyatına sahip çıkma zamanı

Bu ülkeye barış gelsin istiyorsanız, bu ülkede toplumsal barış inşa edilsin istiyorsanız, demokratik bir cumhuriyette yaşamak istiyorsanız bu ülkeye bir seçenek sunmalısınız. Bu ceberrut iktidarın karşısında demokrasiden yana, çoğulcu, laik, demokratik cumhuriyet seçeneğini sunmalısınız. Tüm toplumun bir arada yaşayabildiği demokratik ulus anlayışını sunmalısınız. Eşit yurttaşlık temelinde herkesin yan yana geleceği yerel demokrasiyle güçlendirilmiş, parlamenter bir seçenek sunmalısınız. HDK çerçevesinde bir buluşma seçeneği sunmalısınız. Bu bir fikriyattır. Bu fikriyata sahip çıkma zamanıdır. Bu fikriyat tecrit altındandır. Bu fikriyatın sahibine, İmralı’ya, Sayın Öcalan’a selam olsun!

Barış gelsin istiyorsak tecridi kırmalıyız

Hep birlikte işte bu seçeneğe sahip çıkacağız. Hep birlikte HDP olarak tecridi kırmak için mücadele edeceğiz. Çünkü tecridin kırılması hepimiz için özgürlük demek, demokrasi demek, barış demek. Bunu var etmek bizim elimizde. Bunu hep birlikte başarabiliriz. Bu ülkeye demokrasi, barış gelsin istiyorsak, Suriye’ye barış gelsin istiyorsak bu seçenekte hep birlikte buluşmalıyız. Bu seçenek radikal demokrasidir. Bu seçenekte yan yana gelmeliyiz, bu faşist zihniyetten hep birlikte kurtulmalıyız. Bu gücümüzle, kararlı mücadelemizle başaracağız. En kısa zamanda bu kötü gidişata bu Saray ittifakına son vereceğiz.

Kürt meselesi çözülmeden barış inşa edilemez

Bu Saray iktidarı savaştan besleniyor, şiddetten, yolsuzluktan besleniyor. İktidarı devam etsin diye tüm Ortadoğu halklarına savaşı dayatıyor Halkları birbirine düşman etme peşinde. Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu sorunu çözülmez. Kürt meselesi çözülmeden Türkiye’nin demokrasi sorunu çözülmez. Kürt meselesi çözülmeden barış inşa edilemez. O yüzden de Kürt meselesi küresel bir meseledir ve tüm sorunların merkezindedir.

Seçim gündeme geldiğinde "Kürt meselesi" diyor

Gelin Kürt meselesini çözelim dediğimizde "Kürt meselesi yoktur" diyor, seçim gündeme geldiğinde çıkıyor "Kürt meselesi" diyor. Biz bu yalancılara inanmayacağız. Bu yalancılara verecek bir tek oyumuz yok. Çünkü biz bu meselenin çözülmesini istiyoruz. Bunu da irademize oyumuza geleceğimize sahip çıkarak çözebiliriz. Bunu biz çözebiliriz.





İktidarda kalabilmek için Rojava'daki barış iklimini yok etmeye çalışıyor

 

Bugün savaştan beslenen bu iktidar, bu zulüm ittifakı sürekli olarak Rojava’yı hedef haline getiriyor. Çünkü bugüne kadar milliyetçi oyları konsolide ederek, ırkçı söylemleri yükselterek iktidarda hile ve şaibe ile bir nebze tutunabildi. 1 buçuk 2 puanlarla meşruiyet sağlamaya çalıştı. Her zaman bu meşruiyet sorgulanacaktır. Çünkü biliyoruz ki o yüzde 52’nin altında çalınmış oylar vardır. Zulüm, şiddet, savaş politikaları vardır. İktidarda kalabilmek için işte bu savaş politikalarını dayatmaya devam ediyor. Rojava’da var olan o barış iklimini yok etmeye çalışıyor.





Aklına Adana anlaşması gelmiş, senin aklına 31 Mart’tan sonra nasıl gideceğin gelsin

Sevgili arkadaşlarım Rojava’da halklar bir arada, demokratik bir zeminde bizzat üretiyor, bizzat yönetiyor. İşte buna tahammül edemeyenler tıpkı Afrin’de olduğu gibi Rojava’daki bu huzuru bu düzeni yok etmek istiyor. Bakıyorsunuz bir gün orada bir gün burada. Şimdi Rusya’ya gittiler. Ne oldu aklına 1998’de yapılan Adana Anlaşması gelmiş. Senin aklına bunlar gelmesin senin aklına 31 Mart’tan sonra nasıl gideceğin gelsin. Eğer bir anlaşma olacaksa bu Suriye halklarının bir araya gelmesiyle, demokratik bir Suriye Anayasası ile olacak. Ancak bu şekilde Suriye’ye barış demokrasi gelir. Aynı şekilde de Türkiye’de de demokrasi ve barış istiyorsak demokrasinin önünde duran bu iktidardan kurtulabiliriz. O yüzden 31 mart seçimleri kritiktir. 7/24 çalışmalıyız. 31 Mart’ta tüm bunları kayyumlarıyla beraber tarih çöplüğüne süpürüp atacağız. Bunların kırıntısı bile kalmayacak. Hep birlikte süpüreceğiz.

Hep birlikte kadının, emeğin, doğanın kentini var edeceğiz

Ondan sonra hep birlikte kentimizi de mahallemizi sokağımızı, iş yerimizi biz yöneteceğiz. Hep birlikte yerel demokrasiyi inşa edeceğiz. Sadece belediyeyi almak değil, bir demokrasi mücadelesi, bir barış mücadelesi var edeceğiz ve kentlerimize barış gelecek. Seçilmiş arkadaşlarımızın neler yaptıklarını hep birlikte izledik. Şimdi onlarla birlikte geçmişten gelen deneyimlerimizi geleceğe taşıyoruz. Çok daha güçlü, çok daha başarılı yönetimler sergileyeceğiz. Halkın bizzat katıldığı söz yetki karar sahibi olduğu belediyeler var edeceğiz. Biz üreteceğiz, biz yöneteceğiz. Kadınların kentlerini var edeceğiz. Eşit temsiliyet esasıyla HDK'yi HDP'yi var ettik. Her yerde eşit temsiliyet dedik. Bu eşit temsiliyet esasıyla bugün yerel yönetimlerde iktidara geliyoruz. Kentlerden, sokaklardan kadına yönelik şiddeti kovmak için, kadın cinayetlerine son vermek için, kentlerimizi kadın kentleri yapacağız. Kadın yoksulluğuna son vereceğiz. Kadın istihdamını artıracağız. Sözümüzden, dilimizden eril zihniyeti hep birlikte kovacağız. Emeğin kentlerini var edeceğiz. Bu adaletsizliğe, bu yoksulluğa, bu işsizliğe hep birlikte son vereceğiz. Kayyumlarıyla, sarayıyla kendi zenginliğini var ederken, tüm kentlere zulmü yoksulluğu dayattılar. Halkın kaynaklarını yok pahasına yandaşlara peşkeş çektiler. Kentleri yolsuzlukla yöneterek borçlandırdılar. Oysa bütün değerler bize aittir, bizimdir. İşte o yüzden bunlara sahip çıkacağız ve bu ortak zenginliği hakça, adilce paylaşarak emeğin kentini var edeceğiz. Onlar doğayı talan etmekten başka bir şey yapmadılar. Ormanları yaktılar, nehirlerimizi kuruttular. Hayvancılığı, tarımı bitirdiler. Ziyaret yerlerini bile yok ettiler. Her türlü kötülüğü insana yaptıkları gibi doğaya da yaptılar. Ekolojik toplum diyerek kentlerimizi yeniden var edeceğiz. Hep birlikte kadının, emeğin, doğanın kentini var edeceğiz.

31 Mart’ta sandıklardan HDP çıkacak, barış çıkacak, demokrasi çıkacak

Hep birlikte kentimize sahip çıkacağız, Van’a sahip çıkacağız. Hep birlikte bu kayyumdan, bu zihniyetten kurtulacağız. Bütün Kürt illerinde ve ilçelerinde iktidara geleceğiz. Batı'da meclislerde temsil edileceğiz. AKP-MHP ittifakından kurtulmak için ne gerekiyorsa o adımı hep birlikte atacağız. 31 Mart’ta sandıklardan HDP çıkacak, barış çıkacak, demokrasi çıkacak.

Ulusal birlikle birlikte güçlü adımlarımız devam ediyor

Kürt partileri bir araya gelerek bir seçim ittifakı yaptı. Ama bu seçim ittifakından çok daha anlamlı bir adımdı. Nasıl 24 Haziran’da bir adım attıysak şimdi çok daha güçlü bir adım attık. Ulusal birlikle birlikte güçlü adımlarımız devam ediyor. 31 Mart’tan sonra da hem kentlerimizi birlikte yöneteceğiz hem de ulusal birlik için adımlar atmaya devam edeceğiz. Biz yan yana geldikçe hem Türkiye’ye hem dünyaya hem Ortadoğu’ya barış, huzur demokrasi gelir.

Onlar buradan utancıyla gidecek ama bu halk bu kentte olmaya devam edecek

Yine şaibe yapacaklar, devletin bütün gücünü kullanacaklar. Valisi iş başında. Şehre konvoy giremez diyor. Asla onlarla aynı düzeye gelmeyin. Siz çok onurlu bir halksınız. Çok uzun soluklu bir mücadelenin yolcularısınız. Onlar buradan giderken tüm suçuyla utancıyla gidecek ama bu halk bu kentte olmaya devam edecek. Konvoylarıyla halaylarıyla kentine sahip çıkmaya devam edecek. Emniyetiyle, polisi, jandarmasıyla, valisi, kaymakamıyla bu halkın önünde durabileceklerini sanıyorlar. Kayyumlarıyla beraber bu zihniyetten de kurtulacağız.

Neden böyle yapıyorlar çünkü korkuyorlar. Seçimleri böyle kazanacaklarını sanıyorlar. 1 Nisan sabahı şehir bizimdir. Şehir ya me ye, gelecek ya ma ye, Van ya me ye.

Konuşmaların ardından HDP Van Büyükşehir Belediye ve İlçe Eş Başkan Adayları platforma çıkarılarak halka tanıtıldı.



Avcı : Biz onlara itaat etmeyeceğiz

HDP Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Avcı, “ Onlar ne yaparsa ne yapsın, 31 Mart’ta ters köşe olup bu kenti terk edecekler. Ama yaptıklarının hesabını da verecekler. Mücadele zorludur, zahmetlidir. Bu mücadelede el ele vereceğiz. Yaşamak direnmektir… Arkadaşlarımız zozanda, zindanda direniyor. Ne yaparlarsa yapsınlar onlara itaat etmeyeceğiz. Halkımıza hizmet için geliyoruz. Eğer bir yerde hizmet yoksa o koltuğun hiçbir anlamı yoktur. Size söz veriyorum. Bizler şehitlerin bize bıraktığı bu mücadelede onların bize bıraktığı mirası en iyi şekilde temsil etmek zorundayız. Bizler ve sizler hep birlikte zafere ulaşacağız. Buradan Bekir Başkanımızı da selamlıyoruz. Yapılan hırsızlıklarının hesabını bu halka verecekler.”

Özgökçe : Haklarımıza saygı duymayanları sandıkta göndereceğiz’

HDP Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Bedia Özgökçe Ertan ise, yaptığı konuşmada şunları söyledi : “ Bizler en temel insan haklarımıza saygı duymayanlarla mücadele ediyoruz. Bizlerde temel insan haklarımız, adalet, eşitlik, özgürlük için ‘Hayır’ dedik. An geldi sözümüzle, an geldi duruşumuzla karşı çıktık ama ‘An’ geldi Leyla Güven gibi canımızla karşı çıktı. Biliyorum burada ki bütün arkadaşlarımızın sebebi tek başına yerel seçimler değil. Leyla Güven tahliye oldu ama açlık grevinin sebebi olan sorunlar hala ortada duruyor. Yanıldılar, yanılıyorlar. Leyla yüzbinlerin meşru temsilcisidir. Yerel ve uluslararası düzeyde Kürt halkının temsilcisidir. Leyla Güven’in talebi barış içinde yaşamaktır. İmralı görüşmelerine ilişkin engeller ortadan kaldırılmalıdır. Tecrit bu iktidarın tercihidir. Bunu bilinçli olarak yapıyorlar. Geçen 4 yıl boyunca yaşadığımız acı tecrübeler bize göstermişdir ki bu politikalar bütün halklara kaybettirmiştir. Bizler bu toprakların insanlarıyız, burada yaşıyoruz ve öldüğümüzde buraya gömüleceğiz. Yaratacaksak eğer onurla gelecek için var edeceğiz. AKP’nin tarafsız dediği Vali şimdi Trabzon Belediye Başkan adayı oldu. İşte o Vali 4 bin emekçiyi işten çıkardı. Belediyelerimizi borçlandırdılar. Şimdi 31 Mart’ta halkın olanı halkla birlikte geri alacağız ve kaldığımız yerden yönetmeye devam edeceğiz. Ya serkeftin ya mırın.”