Borazan: "Pandemi Sürecinde Eğitimin Aksamaması Gereken Tek Nokta Burası"

TAKİP ET

Onlar bizim geleceğimize ışık tutacak en zeki çocuklar...

Borazan: “Pandemi Sürecinde Eğitimin Aksamaması Gereken Tek Nokta Burası

Aslında Bu Çocuklar Çok Zekiler…

Otizm doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Maalesef dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de otizmli olan bir sürü çocuk bulunmaktadır. Onların diğer insanlardan farklı olarak yaşama gözlerini açarlar. Bizde bu farkındalığı vatandaşımıza göstermek için Van Taraf Gazetesi olarak Dolunay Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’yle röportaj bir gerçekleştirdik.

Haber:Abdulrahim YEŞİLAĞAÇ



Dolunay Özel Eğitim Okulu’nun yetkilisi olan Özlem Borazan, Pandemi sürecinde eğitimin aksamaması gereken tek noktanın bu okullar olduğunu ve eğitimlerinin birebir verdiklerini söyledi.

Pandemi sürecinde belli bir zamana kadar kapalı olduklarını ve o süreçte yaşadıkları sıkıntıları dile getiren Borazan şunları söyledi:

“Ben Özlem Borazan. Sosyoloji lisans mezunuyum. Ayrıca Eğitim Yönetim’de yüksek lisans yaptım. Yaklaşık 8 senedir eğitim kurumlarında çalışıyorum. Bunun son bir buçuk yılı Dolunay Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi bizim değimimizle Dolunay Özel Eğitim Okulu’nda geçti. 5 kadro öğretmenimiz 5’te yardımcı öğretmenimiz olmak üzere toplam 65 öğrencimizle burada eğitim vermekteyiz. Pandemi yüzünden 15 Haziran’a kadar okulumuz kapatıldı. Daha sonra özel gereksinimli çocuklarımız devam edemedikleri için gerileme süreci başladı. Bundan dolayı ailelerde psikolojik sorunlar görülmeye başlandı ve ilk gevşetme bizim kurumlarımızda oldu. Bizde 15 Haziran’da aktif faaliyete geçtik ve bizim bütün çocuklarımız hiçbir devamsızlık yapmadan birebir geldiler. Çünkü özel gereksinimli olan çocuğun ailesinin nasıl çalışacağını, nasıl eğitim göstereceğini veya evin içerisinde nasıl davranacağını bilemediği için bize ihtiyaç duymaktadırlar. Sosyal yaşam becerisi dediğimiz kısımları bizim yardımımızla öğrenip çocuklarıyla uyguluyorlar. Her zaman hem çocuğumuza hem de ailesine tam destekte bulunmaya çalışıyoruz”.

“Biz Grup Eğitimi Vermiyoruz,  Birebir Çalışıyoruz”

Pandemi sürecinde eğitimin aksamaması gereken tek noktanın bu okullar olduğunu ifade eden Borazan, “Maalesef bazen çocuklarla maskenin zorluğunu yaşıyoruz. Özellikle dil konuşma aşamasında çalıştığımız çocuklarla.  Çünkü sizin ağız hareketlerinizi görmesi gerekiyor. Bu kısımda da siperlikler devreye giriyor veya sosyal mesafe koruyarak yapıyoruz. Biz grup eğitimi vermiyoruz, birebir çalışıyoruz. Yani sınıfta sadece öğrenci ve öğretmen oluyor. Tabi bunları yaparken izalasyona da dikkat ediyoruz. Bu şekilde eğitimlerimizi sürdürüyoruz. Pandemi sürecinde özel eğitimin zorluğundan biri de evdeki öğrenci sayısının fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Evde fazla çocuk olduğu için öğrencimiz yeterli eğitimi alamamakta ve bu durumdan etkilenmektedir. Çocuğun Eğitim Bilişim Ağı’na  (EBA) girmesi için ailenin yanında kalması gerekiyor bu yüzden uygulama noktasında gelemiyor. Bu kısımda da biz zorlanmaya başlıyoruz. Ayrıca bizim çocuklarımız maalesef ayda sadece 8 saat buraya gelebiliyor. Bu durum Türkiye’deki tüm rehabilitasyon merkezlerinde yaşanıyor. Birde özel eğitim sınıfları kapalıydı. Gerçi yeni yayınlanan genelgede 1 Martta sınıflarımız açılacak ama bu maalesef geç kalınmış bir durum oldu. Özel eğitim alt sınıfların kapalı olması çocuğunuz tek bir tarafta eğitim almasına sağladı buda; ilerleyişi sadece yavaşlattı. İstediğimiz hıza ulaşamadı. 1 Marttan sonra inşallah onlarda açıldığında tekrar çok daha güzel bir sistem oluşmuş olacak” sözlerine yer verdi.

Biz Çocuklarımızın Bireysel Eğitim Modüllerini Çok Önemsiyoruz”

Dolunay’ın diğer okullardaki en büyük farkının birebir ve alan mezunlarıyla çalışmak olduğunu vurgulayan Borazan şunları söyledi:

“Biz çocuklarımızın bireysel eğitim modüllerini çok önemsiyoruz. Peki, bu ne demektir? Her çocuk kendine özgü bir eğitim modeliyle ilerliyor. Yani 2 çocuğumuzun da otizmli olması aynı seviye düzeyine sahip olması aynı eğitimi alacağı anlamına gelmiyor işte buradaki farklılığı Dolunay oluşturuyor. Nasıl oluşturuyor onu da açıklayım? Çocuklardaki oluşan spektum aileye göre de değişiyor. Birkaç kardeşi olan bir çocukla uyguladığımız eğitim farklı oluyor, tek farklı olan bir çocukla farklı oluyor veya yaş faktörü devreye giriyor. Bunlar gibi farklılıklarımız var. Diğer bir farklılığımız Dolunayda çocuklar bazı kurumlar gibi bekletilmiyor. Maalesef bazı kurumlar bunu yapıyor. Bizde oyalama süreçleri yaşamıyorlar. Ders başlamadan maksimum 10 dakika önce burada olabiliyorlar derse giriyorlar zorunlu teneffüs aralarını gözetmen eşliğinde geçiriyorlar diğer dersinde bitiminde hemen servisle eve gidiyorlar. Buda hem pandemiden dolayı hem de özel gereksinimli çocukların gerçekten alan maruzatını yaşamaması için yaptığımız hassas noktalarında biridir. Dolunay’ın diğer bir farkı da biz çocuklarımızın eğitime alırken birebir almıyoruz. Aileyi de çağırıyoruz bizim psikoloğumuz ve benim eşliğimde gözetmenliğini yaptığım bazı grup görüşmeleri yapıyoruz. Çocukla ne yapılır evde neler uygulanır aile ödevleri gibi çalışmaları konuşuyoruz.Eğer aile ödevimiz o hafta uygulanmamışsa bir aylık süreçte beklediğimiz performansı göstermemişse biz evlerine gidiyoruz. Bu sefer evin içinde bir eğitim uyguluyoruz. Buda işin içerisine babayı da katmayı sağlıyor veya gelmeyen büyük bir kardeş varsa bunu da sağlıyor.  Böylece çocuk bütünsel bir eğitime sahip olmuş oluyor.  Buda Dolunayın koyduğu diğer bir farklılık”.

“Çocuğun İlerleyişi Bizim Kurumumuzda Daha Hızlı İlerliyor”

Özel eğitimin en büyük problemlerinden birisinin de öğretmen sorunu olduğunu belirten Özlem Borazan, “Mesela özel eğitimdeki en büyükproblemlerinden biri de bir çocuğu bir öğretmen alıyor ve öğretmen gittiğinde çocuk yarı yamalak kalıyor veya kurumu içerisinde öğrenci boşalmasına sebep oluyor. Çünkü bel kemiğinintümü bir öğretmenmiş gibi görünüyor. Aslında değil özel eğitimde olması gereken kurum ve sistemdir. Biz bunu burada uyguluyoruz öğrencimizin ders programı bizim koyduğumuz program eşliğinde aylık değişkenler gösteriyor. Buda çocuğun her seferinde yeni bir şeyi öğrenmesine sağlıyor. Buda güzel bir avantaj oluyor. Çocuğun ilerleyişi bizde daha hızlı oluyor. Ben buna bir örnek vermek istiyorum. Farklı bir kuruma 2-3 yıldır giden bir öğrenci bize geldiğinde 3 ay sonra biz aileyle görüşme yaptığımızda hocam diyor:  “Sizin 3 aylık eğitiminizo kurumun 1 yıl eğitimine işler”. Bunu duyduğunuz zaman hem seviniyorsunuz hem de üzülüyorsunuz. Sevindiğiniz nokta işinizin doğru yaptığınız noktadır. Çünkü özel eğitimli bir çocuğualıp bir sınava koyup işte şu kadar doğru yapıyor şu kadar yanlış yapıyor diye bir sonuç çıkaramazsınız. O çocukta yapacağınız tek şey daha önce gösterdiği ağlama veya kriz geçirme gibi davranışları sönmüşse sizin onu düzeltme çabasına girmenizdir. Bunun yaptığınızda o zaman doğru yoldasınız demektir” dedi.

‘Hocam Ben Artık Nefes Alıyorum’

Borazan konuşmanın devamında şunlara yer verdi: “Konuşamayan bir çocukta kelime almaya ya da ses almaya başlamışsanız doğru yoldasınız. Ben buna yine bir örnek vereyim. Bir öğrencimiz var ikizler. Oğlanda herhangi bir sıkıntı yok ama kızımızda otizm sorunu var ve ben anneyle tanıştığımda çocuğunu nasıl susturabileceğini düşünen ayağında sallayan gerçekten gencecik ne yapacağını bilmeyen bir anne olarak tanıştım. Birde ilk defa anne olmuş ama ikiz sahibi olarak anne olmuş. Şimdi biz anneler çoğumuz biliriz bizim acemiliğiz birinci çocuktadır ikinci çocukta biz profesyoneliz. Ama bu kızımız iki çocuğu var hangisiyle ne yapacağını bilemiyordu. Şimdi biz o kızımızla 6. ayımızdayız. Annenin ‘Hocam ben artık nefes alıyorum’ demesi gerçekten çok büyük bir şey. Annesi torunun ilk defa güldüğünü görmüş. Hiç unutmuyorum bir velimiz gece 8.30’da beni aradı.  ‘Hocam ben mutluluğumu sizinle paylaşmak istiyorum’ dedi.  Ne oldu dedim? ‘Çocuğum bardak tutmaya başladı’ dedi. İnsanların bunu duyduğunda normal bir şey gibi karşılayabilir ama bu bizim için çok önemli. Tabi verdiğimiz eğitim sayesinde bunlar gerçekleşmektedir. Bizde böyle durumları yaşadıkça mutluluğumuz kat ve kat artıyor”.

“Bu Çocuklar Çok Zekiler  ve Bizden Yukardalar”

Son olarak ailelere seslenen Özlem Borazan, “Özel gereksinimli bir çocuğa sahip aileye sadece şunu söylemek istiyorum. Gerçekten çocuğunuzdan utanmayın. Bu çok kıymetli bir şey. O sadece farklıdır yani ben bunu ailelerde anlatıyorum siz kendinizde uygulayabilirsiniz. Doğadaki yaratılan her şey bir biriyle eşit yaratılmamıştır. Bir ağaçtan aldığınız bir sepet meyvenin içinde mutlaka farklı meyveler çıkar. İnsanoğlu da böyledir. Yaratılışın içerisinde bazı farklılıklar vardır.  Her zaman bu durumla ilgili bir cümle söylerim ve bu cümleyi çok seviyorum. Ben otizmli çocukları elma ağacında açmış bir nar gibi görüyorum ama içini bir açıp bir kırdığınızda milyonlarca taneler görebiliyorsunuz, çok güzel şeyleri var. Onlara diyeceğim tek şey gerçekten sabır göstermeleri. Özellikle karşılattığım bir durum var maalesef. Hocam bize çocuğunuz 7 yaşına geldiğinde düzelir ya da şuraya geldiğinde düzelir diyen birçok aile var. Bu durum çocuğun alması gereken özel eğitimi geciktiriyor.  Çünkü aslında otizm 18 aylıktan sonra hemen fark edilecek bir şeydir.   Çoğu aile 36 hatta 40 ayından sonra biri çocuğunuzda bir sıkıntı mı var cümlesinden sonra artık aile fark ediyor, göremiyor değil. 18 aylık bir çocuğun yürümesi ve en azından birkaç kelime çıkarması gerekiyor. Bunlar yoksa lütfen bir uzman görüşü alın diyoruz. Bu çocuğunuz da illa bir sıkıntı olacağı veya bir problem olacağı anlamında değildir. Bir farkındalık olabilir ve ailelerin otizm grubunda görmedikleri bir şey var.  Bu çocuklar çok zekiler bizden yukardalar bizden aşağıda değiller. Bizden yukarıda oldukları için asıl bizim onlara nasıl ulaşabileceğimiz yönünde çalışmalar yapmamız lazım. Biz hiçbir çocuğumuza bir hafta uyguladığımız eğitimi bir sonraki hafta tekrar etmiyoruz. Çünkü çocuk onu öğrenmiş ve yapmış oluyor. Onların zekasını kullanıyoruz Dolunayın diğer bir farkı da bu” sözlerinde bulundu.