“Çiyayê Sason” ile ezgilere dökülen aktarırken, yaşamı bir romana bile sığmayan Ahmet İbin’in Kürt Özgürlük Mücadelesine katıldıktan sonra devletin zulüm cenderesine maruz kalan aile fertlerini teker teker işkencelerden geçirdi, infaz edildi. Geriye kalanların bir kısmı Avrupa’ya çıktı ve PKK saflarına katıldı.
29. yıldönümünde olayın görgü tanıkları ve İbin’in ailesi ‘Sason direnişi’ni anlattı.
1976 yılında Konya’nın Seydişehir ilçesinde Makine teknikeri bölümünü okuduğu sırada ‘Apocular’la ile tanışan Ahmet İbin, ülkücülerle silahlı çatışmaya girer, akabinde Türkiye Petrollerinde (TPEO) çalışmaya başlar.
Apocu Hareket’in öncülerinden Mazlum Doğan’ın Batman’a gelmesi ardından Batman’da olduğu gibi İbin’in hayatında da yeni bir sayfa açılacaktır. Mahsum Korkmaz (Agit) ve Ahmet İbin TPEO işçilerini örgütlemekle işe başlarlar.
Ahmet İbin, 1977 yılından itibaren ise eşi Eyşeta ile örgütleme çalışmalarında aktif olarak yer alır. 1979 yılına kadar Batman Rafinesinde örgütleme çalışmasını en üst seviyeye çıkartır. Batman Rafinesi, işçi alımına kadar artık onların hakimiyetindedir. Sadece rafineri de değil Batman’da da halkın sempatisini ve güvenini kazanırlar.
Bu başarının sonuçları, aynı yıl Kürdistan’daki ilk yerel yönetim deneyimi olarak tarihe geçecektir. Edip Solmaz’ın aday gösterildiği belediye seçimlerini “Apocu Hareket” kazanır.
12 Eylül’ün ayak seslerinin gelmesiyle, eşi Eyşeta ile oğlu Emin ile birlikte şehri terk eden Ahmet İbin, profesyonel devrimciliğe adım atar. Birçok il, ilçe ve kasabayı gezen Ahmet İbin, akabinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın talimatı ile Avrupa’ya oradan da Lübnan kamplarına giderek siyasi, askeri ve ideolojik eğitimlerden geçer. Çocuğunu ailesine teslim eder, eşi Ayşeta ise, yıllarca kaçak bir şekilde kalır.
Bekaa Vadisi’nde gerçekleşen PKK’nin 2. Kongresi ardından gerilla gruplarını oluşturmak amacıyla Xerzan’a keşif grubunun öncüsü olarak gelir.
Bir süre sonra Xerzan Bölge Komutanlığına getirilen İbin, Sason, Kulp, Kozluk ve Silvan bölgesinde askeri hakimiyeti, ideolojik birikimi ve halkla kanaat önderleriyle kurduğu iletişimle halkın gönlünde taht kurar.
YUSUF ONAT: YÜZLERCE ÇOCUĞUN İSMİ...
“Apocu Hareket” içerisinde yer alan Ahmet İbin ile birlikte yıllarca aktif rol alan ve Sason direnişinden 5 saat öncesine kadar çatışmanın olduğu alanda yer alan Yusuf Onat, Ahmet İbin’i ANF’ye anlattı.
Ahmet İbin’le 1978 yılında henüz partileşme aşaması yaşanmadan tanıştığını belirten Onat, “o dönemde alt-üst ilişkisi pek yoktu ama Ahmet İbin geleceğin yetkin parti kadrosu olacağı da belliydi. TPEO’da işçileri örgütleme sorumluluğunu üstlenmişti. O dönemde aidat almadığımız neredeyse işçi yoktu tüm işçiler örgütlenmişti” dedi.
12 Eylül öncesinde İbin’in profesyonel devrimciliğe adım atarak Lübnan’a gidişi sonrasında 1983 yılında Xerzan’a geldiğini hatırlatan Onat, “Ahmet İbin hem teorik hem de savaşma yönü direnci ve vücut gücü inanılmazdı. Güçlü bünye olmamış olsaydı ölümüne bağlılıkları doğal koşulları yetmiyordu. Sason’a şu an gittiğinde yüzlerce çocuğun isminin ya Ahmet yada kod ismiyle Cahit olması onun dinç, direngen ve komutan karakterinin getirdiği etkiydi. Köy cemaatlerinin dilinden anlayan ve gittiği her köyde büyük bir etki bırakabilen yapıya sahipti. Pala bıyıklarıyla vücut diliyle sanki o toplumun bir parçasıymış gibi hareket ederdi ve Ahmet İbin bundan dolayı 30 yıldır Batman Xerzan bölgesinde günlük anılır ve söz ediliyor. Xerzan Eyaletine çok büyük emeği oldu” diye konuştu.
Yusuf Onat’ın anlatımına göre, 5 Ocak 1985 günü bir toplantı sırasında yapılan baskınla bölge sorumlusu Ali Ozansoy’un yakalanması ve teslim olması ardından operasyonlar başlar.
Kış koşulları nedeniyle ovayı geçemeyen gerillalar imha olmamak için bahara kadar gruplara ayrılma kararı alır.
İbin ve 8 arkadaşı Terariye köyü civarında konumlanır. Ancak Ozansoy’un verdiği bilgiler doğrultusunda Türk askerleri 9 Mart günü köye operasyon düzenler.
Gerillalar evlerinde bulundukları köy muhtarına çocuklarını da alarak evi terk etmesini, teslim olmayacaklarını ve çatışacaklarını söylerler. Muhtarın dışarı çıkması ve askerlerce helikoptere bindirilerek götürülmesi ardından ihbar ihtimalini göz önünde bulunduran gerillalar, köyün değirmenine saklanırlar.
Yusuf Onat olay günü devamında yaşananları şöyle anlatıyor:
“2 metre karın olduğu değirmenin önündeki çayın içerisinde ilerlemeye çalışıyorlar. Çok engebeli bir vadi ama metrelerce kar grubun elini kolunu resmen bağlıyor. Muhtar çözülüyor, önce muhtarın evi basılıyor. Ardından da değirmen… Aslında aylarca mevzi savaşı verilebilecek bir konuma sahip olan vadide hareket etme olanakları ellerinden alınıyor. Ahmet İbin’in silahını ateşlemesiyle bir anda 4-5 kayıp verince askerler geri çekiliyor. Sonrasında 7 helikopterle alan bombalanıyor.”
6 saat süren çatışma ardından Ahmet İbin ve 8 arkadaşı yaşamını yitirir.
Ahmet İbin'in -evli ve çocuk sahibi olmasına rağmen- partiye olan bağlılığı üst seviyedeydi ve kendisini halkına adadı. Sason Şehitleri'nin parti tarihinde büyük bir yeri var ve Ahmet İbin, bu direnişin öncü kahramanıydı.
KARDEŞİ ANLATIYOR...
Ahmet İbin’in kardeşi Sait İbin, Kürdistan'daki özgürlük mücadelesinin ailesinde filizlenmesiyle gurur duyarken, 38 yıllık yaşamlarında baskı, sürgün, işkencenin de aile fertleri için rutin bir hal aldığını söylüyor. 3 ağabeyini, bir yengesini kaybettiğini anlatırken, Ahmet İbin’den kendilerine “emanet” olan oğlunu da koruyamamanın acısını hissettiklerini belirtiyor.
Sait İbin, ağabeyi Zübeyir'den uzun yıllar haber alamıyor ve sonunda, onun, 2000 yılında uluslar arası komployu bedenini ateşe vererek protesto ettiğini öğreniyor. Yengesi Eyşeta için de "Rojava’ya geçerken şehit haberini aldık" diyor. Ahmet İbin’in tek çocuğu olan Emin’in, anne ve babasının hayatta olmadığını öğrenince Bekaa Vadisine gitme kararı aldığını söyleyen Sait İbin, “Emin’in gitmesini kabul etmeyen yerel milisleri partiye rapor yazarak bildiriyor. Şemo özel olarak Emin’i alıp götürüyor. Bir ay aradan geçmeden diğer ağabeylerim Abdurrahman ile Şakir katledildi” diyor.
"Ahmet İbin Seydişehir’de okurken 1976 yılında ülkücülerle silahlı çatışmaya girer. 1977 yılında Türkiye'de petrollerde çalışmaya başlar. O dönemde ailesinden gizli parti örgütlenme çalışmasına başlamıştı. Batman Rafinesinde işçi örgütlenmesini sürdürüyordu. Mehmet Şener, Felemez, Agit, Salih Tekdal, Mazlum Doğan ile birçok öncü kadrolarla mücadele ediyordu. Bir yıl öncesinde evlendirildiği ve evi 'komün evi' olduğu için her gün farklı bir mahalleye göç etmek zorunda kalıyorlardı. 1980 yılında rafine teknikeri olmasına rağmen işi bırakıp aktif gerilla oldu. Onu görmeye gittim ve 'insanlar sizi istemiyor, neden bu yolu seçiyorsunuz' dedim. Kendisi de bana, 'Hatırlar mısın; köyde, çeşme yolunda taşları kaldırıp altından çıkan yılanları öldürürdük, kim en çok yılan öldürüyor yarışması vardı. İşte o taşların altında bir gün binlerce gerilla olacak, belki görmeyebiliriz ama o gün gelecek' dedi. Onu bir daha göremedim. Cahit Eyalet Komutanıydı, bu nedenle ailemiz resmen talan edildi. Zübeyir Ağabeyim de o dönemde ortadan kaybolmuştu. Cahit’in eşi de PKK’ye katıldı, Suriye sınırında şehit olduğunu duyduk fakat halen net bir cevap gelmemiş bize. Tabii o sırada köyü terk etmek zorunda kaldık, Balpınar (Girêsira) Beldesine yerleşince ev baskını ve işkenceye uğradık.
Ağabeyim Cahit'in şahadeti bize ulaşınca amcam Hacı Hasan teşhise gitti. Burada bir binbaşının gizliden amcama, ‘Ona hayran kalmamak, saygı göstermemek imkansızdır. Biz onu çok iyi tanıyoruz' dediğini öğrendim. Ama cenazesi verilmedi, sanıyorum, onun ve arkadaşlarının cenazesi Kasaplar Deresine atıldı.
Sonra Mersin’e göç ettik. 2 ağabeyim ile birlikte yeni bir yaşam kurduk. Fakat Cahit’in oğlu Emin, babası ve annesinin gerillaya katılmasıyla yanımızda büyüdü. Lise yıllarında anne ve babasının şehit düştüğünü duydu ve bize büyük tepki gösterdi. Hatay üzerinden Bekka’ya gitmeye çalışırken, Hatay’da tutuklandığını öğrendik. Onu getirdik ve gitmemesi noktasında ikna etmeye çalıştık o ise bir yolunu bulup 1993 yılında Batman üzerinden Şemo’nun kontrolünde bulunan eyalete katıldı. Aradan bir ay geçmeden Mersin’de ağabeylerim Abdurahman ile Şakir kontra tarafından vuruldu ve her birinin ardından 4 çocuk ve iki eş kaldı."
'BABAM BİZE İNANDI'
Babasının, çevresinden "senin çocukların kendilerine zarar veriyor" sözlerini işitmesine rağmen bunlara kulak asmadığını söyleyen Sait İbin, ekliyor: "Bize hep güvendi ve inandı. Babamı takdir ediyorum. Emin’in yaşayıp yaşamadığından halen net bir bilgi yok; bu bizi gerçekten çok yıpratıyor. Ayrıca Zübeyir Ağabeyim de 2000 yılında sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişini protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verdi; 14 yıldır bitkisel yaşam yaşıyor."
'DOST CANLISI, YİĞİT ADAM...'
Ahmet İbin’in kız kardeşi Leyla İbin ise ağabeyini "Dost canlısı, yiğit bir adamdı" diye tarif ediyor. "Annem onu Batman’da, akrabaların evlerinde okutmak için büyük emekler sarf etti. Asil bir annemiz vardı. Çocuklarını kaybetti ama yılmadı."
Kaynak:http://www.ajansafirat.com
29. yıldönümünde olayın görgü tanıkları ve İbin’in ailesi ‘Sason direnişi’ni anlattı.
1976 yılında Konya’nın Seydişehir ilçesinde Makine teknikeri bölümünü okuduğu sırada ‘Apocular’la ile tanışan Ahmet İbin, ülkücülerle silahlı çatışmaya girer, akabinde Türkiye Petrollerinde (TPEO) çalışmaya başlar.
Apocu Hareket’in öncülerinden Mazlum Doğan’ın Batman’a gelmesi ardından Batman’da olduğu gibi İbin’in hayatında da yeni bir sayfa açılacaktır. Mahsum Korkmaz (Agit) ve Ahmet İbin TPEO işçilerini örgütlemekle işe başlarlar.
Ahmet İbin, 1977 yılından itibaren ise eşi Eyşeta ile örgütleme çalışmalarında aktif olarak yer alır. 1979 yılına kadar Batman Rafinesinde örgütleme çalışmasını en üst seviyeye çıkartır. Batman Rafinesi, işçi alımına kadar artık onların hakimiyetindedir. Sadece rafineri de değil Batman’da da halkın sempatisini ve güvenini kazanırlar.
Bu başarının sonuçları, aynı yıl Kürdistan’daki ilk yerel yönetim deneyimi olarak tarihe geçecektir. Edip Solmaz’ın aday gösterildiği belediye seçimlerini “Apocu Hareket” kazanır.
12 Eylül’ün ayak seslerinin gelmesiyle, eşi Eyşeta ile oğlu Emin ile birlikte şehri terk eden Ahmet İbin, profesyonel devrimciliğe adım atar. Birçok il, ilçe ve kasabayı gezen Ahmet İbin, akabinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın talimatı ile Avrupa’ya oradan da Lübnan kamplarına giderek siyasi, askeri ve ideolojik eğitimlerden geçer. Çocuğunu ailesine teslim eder, eşi Ayşeta ise, yıllarca kaçak bir şekilde kalır.
Bekaa Vadisi’nde gerçekleşen PKK’nin 2. Kongresi ardından gerilla gruplarını oluşturmak amacıyla Xerzan’a keşif grubunun öncüsü olarak gelir.
Bir süre sonra Xerzan Bölge Komutanlığına getirilen İbin, Sason, Kulp, Kozluk ve Silvan bölgesinde askeri hakimiyeti, ideolojik birikimi ve halkla kanaat önderleriyle kurduğu iletişimle halkın gönlünde taht kurar.
YUSUF ONAT: YÜZLERCE ÇOCUĞUN İSMİ...
“Apocu Hareket” içerisinde yer alan Ahmet İbin ile birlikte yıllarca aktif rol alan ve Sason direnişinden 5 saat öncesine kadar çatışmanın olduğu alanda yer alan Yusuf Onat, Ahmet İbin’i ANF’ye anlattı.
Ahmet İbin’le 1978 yılında henüz partileşme aşaması yaşanmadan tanıştığını belirten Onat, “o dönemde alt-üst ilişkisi pek yoktu ama Ahmet İbin geleceğin yetkin parti kadrosu olacağı da belliydi. TPEO’da işçileri örgütleme sorumluluğunu üstlenmişti. O dönemde aidat almadığımız neredeyse işçi yoktu tüm işçiler örgütlenmişti” dedi.
12 Eylül öncesinde İbin’in profesyonel devrimciliğe adım atarak Lübnan’a gidişi sonrasında 1983 yılında Xerzan’a geldiğini hatırlatan Onat, “Ahmet İbin hem teorik hem de savaşma yönü direnci ve vücut gücü inanılmazdı. Güçlü bünye olmamış olsaydı ölümüne bağlılıkları doğal koşulları yetmiyordu. Sason’a şu an gittiğinde yüzlerce çocuğun isminin ya Ahmet yada kod ismiyle Cahit olması onun dinç, direngen ve komutan karakterinin getirdiği etkiydi. Köy cemaatlerinin dilinden anlayan ve gittiği her köyde büyük bir etki bırakabilen yapıya sahipti. Pala bıyıklarıyla vücut diliyle sanki o toplumun bir parçasıymış gibi hareket ederdi ve Ahmet İbin bundan dolayı 30 yıldır Batman Xerzan bölgesinde günlük anılır ve söz ediliyor. Xerzan Eyaletine çok büyük emeği oldu” diye konuştu.
Yusuf Onat’ın anlatımına göre, 5 Ocak 1985 günü bir toplantı sırasında yapılan baskınla bölge sorumlusu Ali Ozansoy’un yakalanması ve teslim olması ardından operasyonlar başlar.
Kış koşulları nedeniyle ovayı geçemeyen gerillalar imha olmamak için bahara kadar gruplara ayrılma kararı alır.
İbin ve 8 arkadaşı Terariye köyü civarında konumlanır. Ancak Ozansoy’un verdiği bilgiler doğrultusunda Türk askerleri 9 Mart günü köye operasyon düzenler.
Gerillalar evlerinde bulundukları köy muhtarına çocuklarını da alarak evi terk etmesini, teslim olmayacaklarını ve çatışacaklarını söylerler. Muhtarın dışarı çıkması ve askerlerce helikoptere bindirilerek götürülmesi ardından ihbar ihtimalini göz önünde bulunduran gerillalar, köyün değirmenine saklanırlar.
Yusuf Onat olay günü devamında yaşananları şöyle anlatıyor:
“2 metre karın olduğu değirmenin önündeki çayın içerisinde ilerlemeye çalışıyorlar. Çok engebeli bir vadi ama metrelerce kar grubun elini kolunu resmen bağlıyor. Muhtar çözülüyor, önce muhtarın evi basılıyor. Ardından da değirmen… Aslında aylarca mevzi savaşı verilebilecek bir konuma sahip olan vadide hareket etme olanakları ellerinden alınıyor. Ahmet İbin’in silahını ateşlemesiyle bir anda 4-5 kayıp verince askerler geri çekiliyor. Sonrasında 7 helikopterle alan bombalanıyor.”
6 saat süren çatışma ardından Ahmet İbin ve 8 arkadaşı yaşamını yitirir.
Ahmet İbin'in -evli ve çocuk sahibi olmasına rağmen- partiye olan bağlılığı üst seviyedeydi ve kendisini halkına adadı. Sason Şehitleri'nin parti tarihinde büyük bir yeri var ve Ahmet İbin, bu direnişin öncü kahramanıydı.
KARDEŞİ ANLATIYOR...
Ahmet İbin’in kardeşi Sait İbin, Kürdistan'daki özgürlük mücadelesinin ailesinde filizlenmesiyle gurur duyarken, 38 yıllık yaşamlarında baskı, sürgün, işkencenin de aile fertleri için rutin bir hal aldığını söylüyor. 3 ağabeyini, bir yengesini kaybettiğini anlatırken, Ahmet İbin’den kendilerine “emanet” olan oğlunu da koruyamamanın acısını hissettiklerini belirtiyor.
Sait İbin, ağabeyi Zübeyir'den uzun yıllar haber alamıyor ve sonunda, onun, 2000 yılında uluslar arası komployu bedenini ateşe vererek protesto ettiğini öğreniyor. Yengesi Eyşeta için de "Rojava’ya geçerken şehit haberini aldık" diyor. Ahmet İbin’in tek çocuğu olan Emin’in, anne ve babasının hayatta olmadığını öğrenince Bekaa Vadisine gitme kararı aldığını söyleyen Sait İbin, “Emin’in gitmesini kabul etmeyen yerel milisleri partiye rapor yazarak bildiriyor. Şemo özel olarak Emin’i alıp götürüyor. Bir ay aradan geçmeden diğer ağabeylerim Abdurrahman ile Şakir katledildi” diyor.
"Ahmet İbin Seydişehir’de okurken 1976 yılında ülkücülerle silahlı çatışmaya girer. 1977 yılında Türkiye'de petrollerde çalışmaya başlar. O dönemde ailesinden gizli parti örgütlenme çalışmasına başlamıştı. Batman Rafinesinde işçi örgütlenmesini sürdürüyordu. Mehmet Şener, Felemez, Agit, Salih Tekdal, Mazlum Doğan ile birçok öncü kadrolarla mücadele ediyordu. Bir yıl öncesinde evlendirildiği ve evi 'komün evi' olduğu için her gün farklı bir mahalleye göç etmek zorunda kalıyorlardı. 1980 yılında rafine teknikeri olmasına rağmen işi bırakıp aktif gerilla oldu. Onu görmeye gittim ve 'insanlar sizi istemiyor, neden bu yolu seçiyorsunuz' dedim. Kendisi de bana, 'Hatırlar mısın; köyde, çeşme yolunda taşları kaldırıp altından çıkan yılanları öldürürdük, kim en çok yılan öldürüyor yarışması vardı. İşte o taşların altında bir gün binlerce gerilla olacak, belki görmeyebiliriz ama o gün gelecek' dedi. Onu bir daha göremedim. Cahit Eyalet Komutanıydı, bu nedenle ailemiz resmen talan edildi. Zübeyir Ağabeyim de o dönemde ortadan kaybolmuştu. Cahit’in eşi de PKK’ye katıldı, Suriye sınırında şehit olduğunu duyduk fakat halen net bir cevap gelmemiş bize. Tabii o sırada köyü terk etmek zorunda kaldık, Balpınar (Girêsira) Beldesine yerleşince ev baskını ve işkenceye uğradık.
Ağabeyim Cahit'in şahadeti bize ulaşınca amcam Hacı Hasan teşhise gitti. Burada bir binbaşının gizliden amcama, ‘Ona hayran kalmamak, saygı göstermemek imkansızdır. Biz onu çok iyi tanıyoruz' dediğini öğrendim. Ama cenazesi verilmedi, sanıyorum, onun ve arkadaşlarının cenazesi Kasaplar Deresine atıldı.
Sonra Mersin’e göç ettik. 2 ağabeyim ile birlikte yeni bir yaşam kurduk. Fakat Cahit’in oğlu Emin, babası ve annesinin gerillaya katılmasıyla yanımızda büyüdü. Lise yıllarında anne ve babasının şehit düştüğünü duydu ve bize büyük tepki gösterdi. Hatay üzerinden Bekka’ya gitmeye çalışırken, Hatay’da tutuklandığını öğrendik. Onu getirdik ve gitmemesi noktasında ikna etmeye çalıştık o ise bir yolunu bulup 1993 yılında Batman üzerinden Şemo’nun kontrolünde bulunan eyalete katıldı. Aradan bir ay geçmeden Mersin’de ağabeylerim Abdurahman ile Şakir kontra tarafından vuruldu ve her birinin ardından 4 çocuk ve iki eş kaldı."
'BABAM BİZE İNANDI'
Babasının, çevresinden "senin çocukların kendilerine zarar veriyor" sözlerini işitmesine rağmen bunlara kulak asmadığını söyleyen Sait İbin, ekliyor: "Bize hep güvendi ve inandı. Babamı takdir ediyorum. Emin’in yaşayıp yaşamadığından halen net bir bilgi yok; bu bizi gerçekten çok yıpratıyor. Ayrıca Zübeyir Ağabeyim de 2000 yılında sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişini protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verdi; 14 yıldır bitkisel yaşam yaşıyor."
'DOST CANLISI, YİĞİT ADAM...'
Ahmet İbin’in kız kardeşi Leyla İbin ise ağabeyini "Dost canlısı, yiğit bir adamdı" diye tarif ediyor. "Annem onu Batman’da, akrabaların evlerinde okutmak için büyük emekler sarf etti. Asil bir annemiz vardı. Çocuklarını kaybetti ama yılmadı."
Kaynak:http://www.ajansafirat.com