Temel: Barış ve çözümün aktörü Öcalan'dır

TAKİP ET

Barış ve çözümün aktörünün Öcalan olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, 'Kürt halkı, Kürt siyaseti ve demokratik siyaset asla Öcalan'dan vazgeçmeyecek' dedi.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) “Tecrit Siyasetine Karşı Barış Hakkı” başlığıyla düzenlediği konferans devam ediyor. Kürt siyasetçi Ahmet Türk ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, “Hukuki ve Siyasi Olarak Barış Hakkı” konulu üçüncü oturumda söz aldı.

 

Kürt sorunun çözümüne dair konuşan Türk, farklı kimlik, kültür ve inançların olduğu bu ülkenin ulus devlet olduğunu belirtti. Ulus devletlerin karakterinin farklı kimlikleri eritmek olduğunu belirten Türk, b “Kürt sorunu Ortadoğu’nun en önemli sorunu ve Kürtler bu coğrafyada önemli bir aktör. Bu yüzden için hedef haline geldi. Kürtlerin hak, özgürlük ve kimlik talepleri bastırılmıştır” dedi.

 

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ

 

Kürt halkının kimliğinin, dilinin, hakkının içselleştirilmemesi ve kabul edilmemesi halinde Kürt sorununun çözülemeyeceğini belirten Türk, “Türkiye’de Kürtlerin kimliklerini, haklarını, taleplerini kabul eden bir yaklaşım yok. Türkiye’de Kürt sorunu Türkiye ile sınırlı bir sorun değil. Kürtler Araplardan sonra Ortadoğu’da en büyük nüfusa sahip bir halk ve dört parçaya bölünmüş. Böyle olunca statüye sahip olmaması konusunda Kürtlerin haklarını yok etmeye, bastırmaya dönük bir yaklaşım izleniyor. Ulus devlet anlayışı Kürtlerin hak ve özgürlüklerine sahip olmasında en büyük engeldir. Kürt sorunu çözülürse Türkiye güçlü demokratik bir ülkeye dönüşür” dedi.

 

ORTADOĞU’NUN DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜ

 

Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yaşadığımız zor bir süreç var. Ama buna rağmen Kürtler hak ve özgür taleplerini daha güçlü bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz. Kürtlerin özgürlüğe kavuşması Ortadoğu’nun değişim ve dönüşümünü beraberinde getirir. Demokratik bir Ortadoğu için Kürt sorununu çözümü konusunda ciddi bir adım atması yaklaşım göstermesi gerekiyor Avrupa’nın. Kürt mücadelesinin terörist bir hareket gibi göstererek dünyayı kandırmaya yönelik bir anlayışın gündemde olduğunu görüyoruz. İnsani bir yaklaşımın, insani taleplerin gündemde olan bu süreçte Kürtlerin demokrasi, hukuk talepleri karşısında dünyanın sessiz kalması bir eleştiri konusu.”

 

TEMEL: BARIŞI KONUŞMAYA İHTİYAÇ VAR

 

Türk'ün konuşmasının ardından söz alan Temel ise, “Çözümden veya barış arayışından bahsedeceksek, Sayın Öcalan’ı bunun merkezine koymak durumundayız.  Hem dünyada hem Ortadoğu’da hem de Türkiye’de özellikle Kürdistan’ın dört parçasında yaşanan savaş ve çatışma ortamı giderek derinleşiyor. Kaotik bir sürece doğru giderken, çatışmasızlığa, barışa her zamankinden daha ihtiyaç var, daha fazla konuşmaya ihtiyaç var” dedi.

 

AKTÖR ÖCALAN’DIR

 

Temel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslar arası bilim insanları ve siyasetçilerin çok az cesaret ettiği barış ve çözüm için girişimlerde bulunma ve bunun siyasetini oluşturma konusunda Türkiye’de en cesur, en etkili uzun süredir bütün imkansızlıklara rağmen çabası içinde olan esas aktörlerden biri Sayın Öcalan’dır. Tecride, kara propagandaya, algı operasyonlarına, devletin resmi ve gayri resmi savaş konseptine karşı cesurca çözüm önerisi geliştiren, barış arayışını durdurmayan bir aktörden bahsediyoruz.

 

ÖCALAN HER KOŞULDA BARIŞ VE ÇÖZÜMÜ SAVUNDU

 

Aslında Sayın Öcalan 1993’ten, 1999’a kadar her koşulda barışı ve Kürt sorununun çatışma, inkar, savaş, bastırma denkleminden çıkararak, müzakere, diyalog, barış atmosferini hakim kılmaya dönük girişimlerini sürekli ateşkeslerle, devletin en azından çok az bir kesimi ile de kurulabilecek bir diyaloğu asla geri çevirmeyen bir mücadele tarzını sistematik olarak geliştirdi. Buna karşı uygulanan temel yaklaşım suikast, komplo ve bugün derinleştirilmiş tecrit uygulanıyor. Kürt halkına özgürlük, Türkiye’ye demokrasi ve adalet perspektifini somut bir paradigmaya dönüştürerek, bütün riskleri göze alarak, küçük hesaplara girmeksizin bu paradigmasında ısrarcı oldu. 

 

ÖCALAN’I SAHİPLENME

 

Öcalan’ı demokratlar, sosyalistler, kadınlar, ekolojistler, emekçiler, Öcalan’ın liderliğini benimseyen Kürt halkının bir kısmı sahiplenecek olanlardır. Muhataplık meselesi spekülatif bir tartışmaya konu ediliyor. Kolaylaştırıcı aktörler, işi biraz kolaylaştırmak için dönemsel aktörlerin dışında, Öcalan dışında bir aktör aranması, Öcalan dışında bir çözüm ya da barış adresinin ısrarla keşfedilmeye çalışılması kesinlikle bir hakikati, gerçeği çarpıtmanın dışında Şengal’den Şehba’ya kadar uzanan bir hareketin ve Kürt halkının Öcalan’la bağının doğru bir şekilde tanımlayamama, O’nun dışında barış ve çözüm perspektifinde doğru adresi ve aktörü bilerek ıskalama hali oluyor. İktidar bunu sıkça yapıyor. Muhalefet yapıyor. Çatışma ve savaş derinleştikçe, vicdanların körleştiği Türkiye tablosunda görüyoruz şuan.

 

İMRALI DİRENİŞİ

 

Örneğin; işgal, muhalefeti dizayn siyasetine dönüşmüş. Güney’e dönük saldırı iktidarın kendini konsolide etme aracına dönüşmüş, Öcalan’ın özgürlük hareketi, halkı ile demokratik kurumlardan bağının kesilmesi bazı çarpıtmalar vesilesi haline getiriliyor. Öcalan’sız çözümün, barışın, çatışmasızlığın sağlanamaz. İmralı’da gerçekten ne oluyor peki? Sayın Öcalan adada, tasfiye ve teslimiyete karşı; eşit, özgür ve onurlu bir diyalog ve çözüm yolu içinde. Tecridin bu kadar derinleşiyor olmasının sebebi, İmralı’daki direnme hali.

 

ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ

 

Kürt halkı, Kürt siyaseti ve demokratik siyaset asla Öcalan’dan vazgeçmeyecek. Öcalan’ın hakikati buna tekabül ediyor. Türkiye’de ki devrimci kesimler, ezilen kesimler Öcalan’ın birlikte mücadele perspektifinden vazgeçmez. Devlet aklı elinde sonunda çözüm ve barış için Öcalan dışında gerçek anlamda bir muhatap bulamayacağı için tercih edeceği adres İmralı’dır, Sayın Öcalan’dır. Gerçek bir çözüm için Öcalan’ın özgürlüğü vurgulanmalıdır.”

 

Konferans sonuç bildirgesinin okunmasıyla devam ediyor. M/A