Kürtlerin gündemi Gülen

TAKİP ET

-1

ZAFER DURMAZ/BURHAN EKİNCİ PKK lideri Abdullah Öcalan’ın daha önce birçok kez sert şekilde eleştirdiği Fethullah Gülen cemaatiyle dayanışmadan bahsetmesi ve avukatlarının cemaate yakınlığıyla bilinen gazeteci-yazar Hüseyin Gülerce ile görüşme yaptığının ortaya çıkması, Kürt hareketi içinde farklı tepkilere neden oldu. DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk “Cemaat misyonerlik için gelecekse buna izin vermeyiz, karşı dururuz” dedi. Aralarında BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu siyasetçi ve sivil toplum örgütleri ise Öcalan’ın bu yaklaşımının olumlu olduğu görüşünü dile getirdi.
Taraf’ın dün “Yalova’da Apo Zirvesi” sürmanşetiyle duyurduğu görüşme, özellikle Kürt hareketi olarak nitelenen kesimlerde büyük yankı yaptı. Öcalan’ın avukatlarıyla Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce arasındaki görüşme ve yine Öcalan’ın cemaatten “Ortadoğu’da önemli aktör. Dayanışma yaparsak sorunlar çözülür” diye bahsetmesi üzerine görüşlerini sorduğumuz kesimler şunları söyledi:
Misyonerlik doğru değildir
Ahmet Türk (DTK Eşbaşkanı): Kürtler toplumun her kesiminin düşüncelerini alma veya kendi düşüncelerini herkese anlatma gibi bir ihtiyaçla karşı karşıyadır. Eğer bir siyasi süreçse ve bir siyasi talep varsa Kürtler ne istediğini herkesle paylaşmak zorundadır. Biz hükümetle de, muhalefetle de paylaşmak isteriz. Birçok sivil toplum örgütüyle fikir ve düşüncelerimizi paylaşmak isteriz. Burada yadırganacak bir şey yok. Ama biz Fethullah Gülen olayına şöyle diyoruz; tabi ki bir çalışma yapabilir. Ama bir misyoner gözüyle bir misyoner olarak olaylara girmemeli. Yani halkı kendi düşüncesi doğrultusunda örgütlenmeye kalkan değil gerçekten de burada hizmet yapan farklı alanlarda kendini anlatan bir sivil toplum örgütüyse sorun yok. Misyonerlik doğru değildir. Ben gelirsem sana ideolojimi mutlaka kabul ettireceğim mantığıyla yaklaşıldığı zaman biz buna karşı çıkıyoruz. Ama birini ıslaha yönelik misyonerlik görevi üstlendiği zaman bu doğru değil, tehlikelidir. Yani Kürtlerin misyonerlere ihtiyacı yoktur. Kürtler de herkesten daha dindar olan insanlardır. Ve o kadar dindardır ki aynı zamanda bütün farklı inançlara da saygı gösteren bir toplumdur. Yani bize misyonerlik yapmasın. Tabii ki onun da düşüncesi olacak, demokrasiye katkıda sunacak. Ama misyoner gözüyle gelip burada bir çalışma yaptığı zaman buna karşı dururuz.”
Dini alet etmek yanlıştır
Altan Tan (Gazeteci-yazar/DTK üyesi): Ben şu an DTK’nın bir üyesiyim. Abant Platformu’nun da üyesiyim. Bizim düşüncemiz şu; Herkes kendi inancında dininde kültüründe serbest olmalı. Bunu anlatmak ve örgütlenme özgürlüğüne de sahip olmalı. Bir Hıristiyan da kendi inancını anlatabilmeli dindar bir Müslüman da anlatabilmeli, Yezidi de anlatabilmeli. Burada bir sorun yok. Ama inançlar halkları uyutmak üzere kullanılmamalı. Marks’ın bir tanımı var dini bir afyon olarak tanımlıyor. Hangi din olursa olsun afyon olarak kullanılmamalıdır. Yani Kürde Müslümanlık vereyim Kürt Kürtlüğünden vazgeçsin veya Alevi’ye Sünnilik propagandası yapayım Alevi cemevinden, kendi taleplerinde vazgeçsin, yanlış olan budur. Yani dini anlatma özgürlüğü vardır, çalışma özgürlüğü vardır herkes için, bütün düşünceler için. Ama meşru hakları alma mücadelesinde halkları uyutmak için din kullanılırsa alet edilirse bu yanlıştır. Yani Kürtlerin bir kısmı dindardır. Dindar olmayan Kürtler de vardır. Yezidi Kürtler de vardır. İsteyen İslam inancına göre hayatını tanzim eder. İsteyen etmez burada can alıcı nokta Müslüman dindar Türklerin de Kürtlerin bu kimlik mücadelelerine destek vermeleri gerekir.
İç barış için dayanışma içinde oluruz
Selahattin Demirtaş (BDP Eşbaşkanı): Bu mesajın muhatabı Gülen hareketidir. Dolayısıyla Sayın Hüseyin Gülerce’ye sormak lazım. Eğer kendisi bir mesaj göndermiş ise cevabını aldı mı? Cevabını nasıl değerlendiriyor? Bunu kendilerinin değerlendirmesi lazım. Burada BDP’ye yönelik bir mesaj algılamadık. Fakat bizim ilkesel duruşumuz vardır. Türkiye’nin gerçek anlamda, kurumsal bir demokrasiye kavuşabilmesi için ve Türkiye’nin iç barışı için samimi çaba sarf etme niyetinde olan herkesle dayanışma içinde oluruz. Bu, ilkesel duruşumuzdur. Tabii ki gönül ister ki Türkiye’deki bütün etkili güçler, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde katkı sunucu olsunlar. Ama sorunun muhatabı, sanıyorum Gülen hareketidir.
Bölgeye olumlu etkisi olur
M. Emin Aktar (Diyarbakır Baro Başkanı): Öcalan, Gülen cemaatine ilişkin ilk defa böyle bir söylemde bulunuyor. Açıklamaları son derece olumlu. Öcalan ilk kez bu çevreye karşı böyle bir şey kullanıyor. Umarım yansıması toplumda da görülür. Olumlu yansıması olacaktır bölgeye. Gülen cemaati sorunun çözümü konusunda aktif rol alırsa süreç kolaylaştırıcı olur. Bu konudaki pozitif bir yaklaşım sorunun çözümünü hızlandırır.
Çözüme katkı sunar
Galip Ensarioğlu (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Öcalan’ın açıklamasını olumlu buluyorum. Açıklamalar yakınlaşma değil de çözümde bir ortaklaşma veyahut çözeme ortak katkı sunma anlamında anlaşılabilir. Cemaat ile BDP birbirini hoş görebilir ve çözüme katkı sunabilirler. Bu yakınlaşma güç birliğine dönüşmez. Eğer Kürt sorununu çözmek istiyorsanız, çözüm sürecindeyseniz, çözümü kolaylaştıracak kitleler üzerinde etkisi olan grupların olayın içinde olması gerekiyor. Bu, çözümün kolaylaşması için bir etkendir.
İsmail Akbulut (İHD Hakkâri Şube Başkanı): Gülen cemaati Türkiye’de büyük bir etken ve faktördür. Siyaseti belirleyecek bir yapılanmaları var. Gülen cemaati Kürt sorununun çözümü noktasında bir eğilim gösterirse, bir çabaya girerse sorunun daha çabuk çözüleceğine inanıyoruz.
Sadece Gülerce ile görüştük
Öcalan’ın avukatları, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ile Yalova’da yaptıkları görüşmeleri doğrularken, “Ancak bu görüşmeden sonra herhangi bir devlet yetkilisiyetkilileriyle görüşmemiz olmamıştır” açıklaması yaptı. Asrın Hukuk Bürosu adına dün yapılan yazılı açıklamada, Taraf’ın dün sürmanşetten verdiği “Yalova’da Apo ziyareti” başlıklı habere dikkat çekilerek şöyle dendi: “Büromuz avukatları belirli periyotlarla Kürt sorununa ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde aydın, yazar, STÖ temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya gelip fikir alışverişinde bulunmaktadır. Sayın Gülerce ile yaptığımız görüşme bu minvalde gerçekleşen bir görüşmedir. Ancak anılan haberde görüşme sonrasında devlet yetkilileriyle bir görüşme yaptığımız belirtilmiştir. Ancak hassasiyetle belirtmek isteriz ki Sayın Gülerce ile yaptığımız görüşmeden sonra herhangi bir devlet yetkilisi-yetkilileriyle görüşmemiz olmamıştır.”
kaynak