Kürtçe seçmeli dil eğitimi: Sorunlar ve öneriler

TAKİP ET

Kırsal ve şehirdeki öğrencilerin çoğunluğu konuştukları dil olarak Türkçe ve Kürtçeyi belirttiler; köyde bu oran % 82 iken şehirde % 67'dir. Köydeki öğrencilerinin 1/3'ü, Türkçe'yi sadece okulda öğrendiklerini dile getirirken, merkezdeki okullrda bu oran 1/7'dir. Salt Türkçe konuşan öğrenci oranı merkezde %26 iken köyde %8,3'e düşmektedir.

Yaşayan Diller ve Lehçeler dersi çerçevesinde ilköğretim düzeyinde verilen Kürtçe seçmeli dil eğitimi, Türkiye ’nin dil siyasetinde yeni bir dönem açtı. 2012 güz döneminde pilot denemee olarak birkaç okulda başlatılan ve 2013 güz dönemi itibariyle Türkiye genelinde yaygınlaşan Kürtçe eğitimi, olumsuz koşullara rağmen ilgi görmeye devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı ’nın basında yayınlanan istatistik bilgileri ve seçmeli ders haritası dışında, Kürtçe öğretiminin iki yıllık bilançosu henüz yapılmadı. Oysaki Avrupa Birliği üyeliği müzakereleri, Kürt sorununa çözüm arayışları ile demokratikleşme süreci, Kürtçe anadil öğretiminin gittikçe yaygınlaşacağının işaretidir. Fransa’nın Rouen Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir yüksek lisans tezi çerçevesinde, Kürtçe seçmeli ders deneyimi konusunda bir saha araştırması yapıldı. Bu yazıda araştırmanın ortaya koyduğu tabloyu ana hatlarıyla aktararak, söz konusu deneyimin karşılaştığı sorunları incelemek istiyoruz.
ARAŞTIRMA ALANI
Araştırma için Mart 2014’te, biri Batman merkez, diğeri ise Batman’a bağlı bir köyde bulunan toplam iki ilköğretim okulu seçildi. Araştırma kapsamında merkez okulunda Kürtçe dersini seçen toplam 125 öğrenciden 105’i ile köy okulunda ise 75 öğrencinin tamamıyla yazılı anket yapıldı. Ayrıca 20’si merkezde 20’si köyde olmak üzere toplamda 40 aile ve 3’ü merkez okulunda 2’si köy okulunda olmak üzere Kürtçe dersi veren toplam 5 öğretmen ile de sözlü mülakat gerçekleştirildi.
Anket katılan 5. ve 6. sınıf öğrencilerinin yarısı kız yarısı erkek olup, yaş ortalamaları 11-12’dir. Merkezde bulunan ailelerin eğitim ve ekonomik durumları köyde bulunanlara nazaran daha yüksektir.
ÖĞRENCİLER HANGİ DİLLERİ KONUŞUYORLAR?
Kırsal ve şehirdeki öğrencilerin çoğunluğu konuştukları dil olarak Türkçe ve Kürtçeyi belirttiler; köyde bu oran % 82 iken şehirde % 67'dir. Köydeki öğrencilerinin 1/3’ü, Türkçe’yi sadece okulda öğrendiklerini dile getirirken, merkez okulunda bu oran 1/7’dir. Salt Türkçe konuşan öğrenci oranı merkez okulunda %26 iken köy okulunda bu oran % 8,3’e düşmektedir. Aynı şekilde, köy okulunda kendilerini Kürtçe ile daha iyi ifade ettiklerini beyan eden öğrenci oranı (% 36,1), merkez okulundaki orandan çok daha yüksektir (% 8.36). Diğer yandan Kürtçe evde ve özellikle de ebeveynler ve büyük anne ve babalarla en çok kullanılan dil konumunu muhafaza ederken, aile ve sosyal ilişkiler bağı genişledikçe ve yaş oranı azaldıkça Türkçe’nin hakim olduğu gözlendi.
ÖĞRENCİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Öğrencilerin Kürtçe öğretimine olan ilgileri çok yüksek olup ana dil-kimlik algısı, Kürtçeyi daha iyi öğrenebilme isteği ve dile olan sevgi boyutu ön plana çıkmaktadır. Kürtçe dersini neden seçtikleri sorusunu, öğrenciler “anadilimi daha iyi öğrenmek için”, “ailem ve çevrem Kürtçe konuştuklarından’’, ‘’ben de kendimi daha iyi ifade etmek için seçtim”, “çünkü Kürtçe konuşmayı çok seviyorum” şeklinde yanıtladı. Anadil öğretimini yararlı bulan öğrencilerin büyük çoğunluğu (% 92), Kürtçe öğretiminin devam etmesinden yana olduklarını belirtmektedirler.
VELİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Velilerde ana dili benlikle özdeşleştirme algısı köyde ve merkezde oldukça yüksektir. Çocuklarının özlerini kaybetmemesi ve onlar aracılığıyla kaybolan Kürtçelerini tekrar edinme algısı özellikle merkezdeki ailelerde göze çarpmaktadır. Veliler, anadilin kendileri için “bu bizim dilimiz, kökümüz, varlığımız ve kimliğimizdir” şeklinde ifade ederken, çocuklarının anadilde eğitilmesinin önemini şöyle dile getirmektedirler : “çocuklarımız nerden geldiklerini bilsinler”, “kendilerini kaybetmesinler”, “dillerini kültürlerini daha iyi öğrensinler”, “Türkçe ile Kürtçe eğitim eşitliğini istiyoruz”. Aileler, Kürtçe öğretimine gösterdikleri ilgiyi ifade etmelerine rağmen, Kürtçenin seçmeli ders olmasıyla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenlenmediğini, kendilerinin ancak kitle iletişim araçları veya öğrencinin getirdiği seçmeli ders formu ile haberdar edildiklerini beyan etmektedirler.
ÖĞRETMENLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Anadilleri Kürtçe olan öğretmenlerin hiçbirinin Kürtçe öğretmenliğiyle ilgili herhangi bir eğitim almadığı görüldü. Kürtçe öğretimine daha çok toplumsal taleple yaklaşan öğretmenlerin kişisel inisiyatiflerinin ön planda olduğu gözlendi. Öğrencilerinin büyük çoğunluğunun derslerde motivasyonları yüksek, heyecanlı ve istekli olduklarını kaydeden öğretmenler, anadil öğretiminin yetersizliğini dile getirdiler. Şöyle ki ; Kürtçenin sadece seçmeli ders statüsünde haftalık 2 saat olması, bununla bağlantılı olarak bu dersin son ders saatine konulması ve bu dersle ilgili herhangi bir sınav ya da değerlendirmenin yapılmaması dersin önemini azaltmaktadır. Diğer yandan, MEB’in hazırlamış olduğu Kürtçe kitabının henüz okullara ulaşmaması ve nitelikli Kürtçe öğretmen kadrosu eksikliği de belirtilen temel sorunlardandır.
SONUÇ
Türk dil siyasetinin, Kürtçe seçmeli ders eğitimiyle açtığı yeni dönem, anadil eğitimine yeni bir yaklaşımla toplumsal bir anlam kazanabilir. Araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi, Kürtçe ders eğitiminin birçok MEB, araştırmanın yetersizliğine rağmen, ortaya öğrenciler, veliler ve öğretmenler nezdinde çıkardığı büyük ilgiyi değerlendirerek ilgi ve önemi ortadadır.
Kürtçe seçmeli dil öğretimi alanını daha da genişletmesi gerekmektedir. MEB, Kürtçe seçmeli ders eğitiminin, anaokulundan başlayarak ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede de devam etmesi için, bilgilendirme toplantıları, ders notunun değerlendirilmesi, lise (TEOG) ve üniversiteye (YGS) geçiş sınavlarına Kürtçenin entegre edilmesi gibi teşvik edici adımlar atabilir. Kürtçe öğretmenliğini bölümlerini seçen ve yakında mezun olacak öğretmen adaylarını atayıp, Kürtçe öğretmenliğine istihdam alanı açarak bu alanı cazip kılabilir. MEB, çokdilli eğitimin yararlarını çok önceden kavrayan, birçok devlet deneyiminden de yararlanabilir. Örneğin; günümüzde birçok devlet, azınlık veya göçmen toplumlarının anadilde eğitimini teşvik eden birçok devlet deneyiminden yararlanabilir. Örnegin, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanş dilinin konuşulduğu İsviçre’de, Kastilyan, Bask, Katalan, Galler dillerinin konuşulduğu İspanya’da, Flamanca ve Fransızca’nın konuşulduğu Belçika gibi çok kültürlü ve çok dilli devletler, sözkonusu dilleri anayasal güvence altına alarak, kendi kamu eğitim-öğretim sistemlerine entegre etmişlerdir. Diğer yandan, etmektedir. Avrupa’da bu alanda model olarak kabul edilen İsveç, göçmen ailelerine bir broşür göndererek, göçmen ailelerinin çocuklarıyla anadillerinde konuşmalarını ve çocuklarını anadil derslerine göndermeleri için teşvik etmektedir. Bunun temel nedeni ise, araştırmaların, anadillerinde eğitim gören çocukların daha başarılı olduklarını göstermesidir. dilbilimcilere göre, anadillerinde eğitim gören çocuklar daha başarılıdır. Yeni Zelanda’da, kendi dillerinde temel eğitim gören Maori çocukları, sadece İngilizce eğitimi gören çocuklardan daha başarılıdır (Don Long). Amerikalı iki bilim adamı Virgina Collier ve Wayne Thomas, 20 yıl boyunca 40 bin çocuğu izleyerek şu sonuca varmışlardır: Okullardaki başarının olmazsa olmaz koşulu, öğrencilerin çok güçlü bir anadili ve çok güçlü bir çoğunluk diline sahip olmalarıdır.
Aynı şekilde, anadil öğretimine katılan öğrencilerin, matematik notları, katılmayanlarınkinden daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu öğrencilerin İsveççe'yi, katılmayanlardan daha iyi konuşup okulda kendilerini daha güvenlikli ve huzurlu hissettikleri belirlenmiştir. Diğer yandan, anadil eğitimine katılan öğrencilerin, soyut kavramları daha iyi kavrayıp kendilerine olan güvenleri daha üst düzeyde olduğu ve başka kültürlere karşı da oldukça hoş görülü oldukları söylenebilir.
MEB, bu ülke deneyimlerinden hareket ederek, Kürtçe’ye, Kürtlerin yoğun oldukları bölgelerde zorunlu eğitim dili statüsü kazandırabilir. Bu statünün ilk adımı, Kürtçe anadil eğitiminin, anaokuldan başlayarak ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede okutulmasını gerektirir. Ortaokul (SBS), lise (TEOG) ve üniversiteye (YGS) geçiş sınavlarına Kürtçenin entegre edilmesi, Kürtçe öğretmenliği bölümlerinden mezun ve atanmayı bekleyen öğretmen adaylarına kadro açılması bu alanda atılabilecek en temel adımlardır.
* Salih Akin-Prof. Dr.; Rouen Üniversitesi (Fransa) Öğretim Üyesi
** Selda Araz-Rouen Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi
radikal