Fizyoterapist Ezgi ADIGÜZEL yazdı; Skolyoz Nedir?

TAKİP ET

Gazetemizin yazarı olan Fizyoterapist Ezgi ADIGÜZEL bu haftaki yazı dizisi şöyle...

Omurgamız, üst üste binmiş disk şeklindeki kemiklerden oluşur. Bu

kemikler arasında da yine aynı şekildeki yastıkçıklara benzeyen ve

kemikler arasındaki sürtünmeyi önleyip yük aktarımını sağlayan diskler

bulunur. Boyun bölgesi 7 servikal, sırt bölgesi 12 torakal, bel bölgesi 5

lumbal, kalça bölgesi 5 sakral ve kuyruk sokumu bölgesi 4 koksigeal

kemikten oluşur. Bunlardan yalnızca boyun (1 omur hariç), sırt ve bel

bölgesinde bulunan 23 omur hareketlidir. Omurlar arasından vücuttaki

kasları inerve eden sinir kökleri çıkış yapar. Aynı zamanda omurga

düzgünlüğüne, hareketine ve stabilizasyonuna katkı sağlayan; bağlar ve

kaslar da bu bölgede bulunur.

“Skolyoz” terimi ilk olarak Hipokrat tarafından gündeme getirilmiştir. Peki,

skolyoz nedir? Skolyoz, omurların bir yöne kayması, dönmesi ya da

eğilmesi sonucunda omurgada açılaşma meydana getirip, vücut

asimetrisine neden olan patolojidir. Bu açılaşmalar kimi zaman estetik

olarak kendini gösterse de bir kısmı fark edilemeyebilirler. Toplumda her

100 kişiden 3-4 kişide görülme sıklığına sahiptir. Daha çok ergenlik

dönemindeki bireylerde karşımıza çıkmakta olup, kız çocuklarda erkek

çocuklara oranla daha sık görülmektedir.

Omurgadaki eğrilik kimi zaman doğuştan olmakla beraber, kimi zamansa

gelişim dönemindeki asimetrik pozisyon, nöromüsküler hastalıklar veya tek

taraflı spor/günlük aktivite sonucu asimetrik kas kuvvetine bağlı olarak

görülebilmektedir. Skolyozun şiddeti omurların yapmış olduğu açıya göre

sınıflandırılmaktadır. Çoğunlukla karşımıza düşük açılaşmış vakalar çıkar

ancak fark edilmemiş ya da şiddeti doğuştan yüksek olan skolyoz vakaları

büyük tehdit oluşturur.

Çoğunlukla sırt bölgesinde karşımıza çıkan eğrilikler, göğüs kafesinde

deformasyon oluşturabilmesi nedeniyle solunum sistemi patolojileri ve

omuz-baş hareketlerinde direkt rol oynar. Bu nedenle asimetrinin tespit

edilmesi ve ilerlemeden kontrol altına alınması oldukça önemlidir. Özellikle

annelerin çocukların gelişimini birebir takip etmesi gerekmektedir. Bebeklik

döneminden itibaren çocuğunun vücudunu doğru gözlemleyip duruşunu

kontrol etmeleri gerekir. Ergenlik döneminde ve yetişkinlik döneminde

kişinin kendi duruşunun farkında olması, aynada vücut imajını doğru

gözlemlemesi de bu sürecin devamını oluşturur.

Hastalar genellikle bu durumu görüntüdeki bir asimetri, tek taraflı ağrı, güç

eşitsizliği ya da tek taraflı sakatlıklar sonucunda keşfederler. Açısı sabit

kalıp gözlemler sonucunda ilerleyişi tespit edilmeyen skolyoz, tedavi

gerektirmeyebilir. Sistemleri bozacak ve ilerleyişi durmayan şiddetteki

skolyoz cerrahiyi düşündürebilirken diğer vakalarda ise skolyozun

önlenmesi de tedavisi de egzersiz terapisinden oluşmaktadır. Bunun yanı

sıra korse desteği de uygulanabilmektedir. Egzersiz tedavisinde özelleşmiş

bir çok konsept ve ekol bulunmaktadır. Skolyoz okulları bu alanda faaliyet

göstermektedir. Tüm yaklaşımlardaki amaç tek tarafa yönlenmiş hareketi

iki taraflı eşit hale getirmektir. İki tarafın kas çekimi de eşit hale geldiğinde

omurga da normal pozisyonuna dönebilmekte ya da skolyozun ilerleyişi

durdurulabilmektedir.