Erdoğan'dan İnterpol'ün arama kararına tepki

TAKİP ET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5. Din Şurası'nın açılışında Osmanlıca eğitimin 'isteseler de istemeseler de' verileceğini ve böylece mezhepler arası çatışmanın sona ereceğini söyledi. Erdoğan Mısır'ın başvurusu üzerine Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf Karadavi hakkında İnterpol'ün yayınladığı kırmızı bültene tepki gösterdi.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5. Din Şurası'ndaki konuşmasında açıklamalar yaptı. "Talimatla Müslüman Alimler Birliği Başkanı kırmızı bültenle aranmak üzere adım atılıyor. Bu gelişmeler dünyanın kötüye gittiğinin alametidir" diyen Erdoğan Osmanlıca eğitimin de mezhep çatışmalarına engel olacağını söyledi.

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle: 

40 yıldır siyasetle iştigal eden bir kardeşiniz olarak bugün de cumhurbaşkanı sıfatıyla benim ilgi alanım meselenin pratik boyutu. Cumhurbaşkanı olarak bu ülkede dine ait tüm meselelerin artık özgürce ve özgüvenle ele alınabilmesi için ilgili kesimleri cesaretlendirmekle mükellef olduğum inancı içindeyim. 

 

 
 




"OFANSİF BİR HAREKETİN İÇİNE GİRMEMİŞLERDİR" 

200 yıldır bu ülkede bazı meseleler özgürce ve cesaretle ele alınamamıştır. Dindarlık ile cehalet hep eş tutulmuştur. Din ve dindarlık yobazlığın, gericiliğin, baskının nedeni olarak lanse edilmiştir. İslamofobiklere göre İslam dünyasının geri kalmasının nedeni dindir. Bilimde ve teknolojide geride kalmanın nedeni işte bu İslamofobiklere göre dindir. İslam dünyası ve İslam dünyasının münevverleri defansta kalmaktan ofansif bir hareketin içine girememişlerdir. Biz öyle bir dinin mensubuyuz ki ilk emir ilim. Oku diye emreden bir dinin mensubuyken adeta sanki ilmi reddeden bir din varmış gibi sunulmaya gayret edilmiştir. Böyle bir dinin mensubuyken aklın ve bilimin tek çıkış yolu gibi gösterilmesi manidardır. 

"CAMİLER AHIR OLARAK KULLANILDI" 
Bu ülkede kimi zaman Kuran’ın okunması, öğretilmesi, ezanın aslıyla okunması dahi yasaklanmıştır. Başörtüsü yasaklanmış, kimi camiler ahır olarak kullanılmış. Namaz kılanlar horlanmış ve bazı imkanlardan da mahrum bırakılmıştır. Din ve dindarlar söz konusu olduğunda her türlü tasarruf yapılmıştır. Dinin yaşanmasını bırakın, dinin konuşulmasına, dine ve dindarlara yönelik saldırılara karşı cevap verilmesine dahi imkan verilmemiştir. Sahte hocaların toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadele desteklenmiştir, hatta teşvik edilmiştir. Sözüm ona alimlerin sırtları sıvazlanmıştır. 

"DİN ADAMI MASKESİ TAKAN ŞARLATANLAR..." 

Din adamı maskesi takan şarlatanlar uluslararası kamuoyuna mazhar olmuşlardır. Dini sinsice çarpıtmaya çalışanlar ekran yoluyla imkanına imkan kattı. Eğer hedef yapılıyorsak boşuna yapılmıyoruz. 200 yıldır sorulamayan soruları sorduğumuz için hedef oluyoruz. 

Yakın bir geçmişte dindar bir nesil dediğim için, zorunlu din dersi dedil, eğitimde 4+4+4 modelini getirdiğimiz için çok ağır eleştirilere, hakaretlere hatta saldırılara maruz kaldık. "Amerika kıtasına Müslümanlar daha önce oraya ulaşmıştı" dediğimiz için saldırıya maruz kaldık. Ardı ardına buna yönelik kitaplar ortaya çıkmaya başladı. 

Kadın için asıl kavramın eşdeğer olması gerektiğini söylediğim için saldırıya maruz kaldık. Darbe ile işbaşına gelmiş bir zat bir şahıs çıkıyor İnterpol’e talimat veriyor. Talimatla Müslüman Alimler Birliği Başkanı kırmızı bültenle aranmak üzere adım atılıyor. Bu nasıl bir iştir? İlim siyasetin emrinde olmaz. Siyaset ilmin hizmetkarı olur. İşler tersine dönmüş vaziyette. Bu gelişmeler dünyanın kötüye gittiğinin alametidir. İslam dünyasında bir söylem birliği yok, beklenen, aranan o dayanışma yok. Türkiye burada öncü bir rol oynayabilir.