Diyetisyen Aysun Yorulmaz Beslenme hiç kuşkusuz insanlık tarihi kadar eskidir.

TAKİP ET

-1

Diyetisyen Aysun Yorulmaz 
Yaşamımızı sağlayan ,onu sağlık içinde sürdüren beslenme olayımız ilk insanlardan beri her çağ ve devirde refah düzeyi,ağız tadı,ihtiyaçlarımız ölçüsünde yapılmıştır.Gerçi her çağ ve zamanda bilgi ve geleneğe uygun bir çok sağlıklı beslenme öğütleri yapılmıştır.Fakat bu öğütler ancak hastalık hallerinde uygulanmış ,bunun dışında ,toplum beslenmesi “çarşıdan alırız,mutfakta pişiririz,sofrada yeriz” şeklinde devam etmiştir.Beslenme biliminin gelişmediği ilk çağlarda bu başıboş beslenmeyi hoş görmek belki mümkündür.Fakat beslenme biliminin geliştiği,refahın geniş toplumlara yayıldığı bu yüzyılımızda bu hali mazur görmek mümkün değildir.
  Mutfaklarımız ,hiç kuşkusuz besinleri hazırlayan,onlara şekil ve tat veren birer laboratuardır.Her laboratuar  gibi,beslenme bilimi kurallarına uygun görev yapması gerekir.Ne yazıkki  yiyecekleri  hazırlama ve pişirme metodumuz ortaçağda ne ise bu günde ondan farksızdır.
   Yiyecek maddeleri dalından ,tarlasından koparıldığı,hayvandan alındığı anda ihtiva ettiği  vitaminler ve diğer besin değerleri soframıza  gelinceye ,hatta midemize kadar olan yolculuğu ve kanımıza karışıncaya kadar bir çok kayıplara uğrar.Mesela belirli miktar patates ,süt,sebze ve meyve yiyerek bunlardan beslenme cetvellerindeki bildirilen oranda ,kalori,vitaminler ve mineralleri aldığımızı zannederiz, fakat hatalı bir hazırlama ve pişirme ile bu vitaminler ,mineraller hatta kaloriden büyük bir kısmı kaybolarak bizi aldatabilir.Her gün bu şekilde eksik bir beslenme ile açlık hali görülebilr.Özellikle kış aylarında bu şekilde eksik ve hatalı beslenmeler ile daha kötü sonuçlar oluşabilir.Günlük yaşantımızda çok rastladığımız halsizlik ,iştahsızlık,kas ve sinir ağrıları ,mide ve karın şikayetleri,huzursuzluk gibi bir çok şikayetler bu şekilde hatalı ve eksik beslenme ile oluşur.Mutfaklarımızda yapacığımız reformlar ile bu sıkıntılarımızın önüne geçebiliriz.Her yeni davranışta olduğu gibi eskiyi silmek alışık olduğumuz damak tadından uzaklaşmamız zor olacaktır ancak  toplum sağlığımızı çok yakından ilgilendiren bu reformun yapılmasıda zorunludur.Her olayın en zor yönü  onun varlığını öğrenmek ve gereğini yapmaya başlamaktır.Yiyeceklerini kurallarına uygun hazırlamadığı için yarı aç kalan kişinin durumu parasını delik cebine koyan insandan farksızdır.O halde beslenme çarşıdan alma,mutfakta pişirme,sofrada yeme olayı değildir.
Ne az ,ne çok ,gerektiği kadar yiyelim ve dengeli beslenelim.Unutmayın kişi mezarını dişleri ile kazar…dedi.

Haber: Abdulrahim Yeşilağaç