Bu habere dikkat...

TAKİP ET

Gazetemizin Yazarı Psikolog Hazal Şahin, hayatımıza dair çok önemli bir konuyu ele aldı..

KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER İÇİN BİR TEHDİT: ÇÖZÜMLENMEMİŞ SORUNLAR

İlişkilerimizi şekillendiren faktörlerin başında yaşanmışlıklarımız ve paylaşımlarımız gelir. Bu paylaşımların olumlu veya olumsuz oluşu ilişkilerimizi ilerletmemizde etkili olur. Yaşanan her olumsuz olay ilişkileri sonlandırmaz. Çünkü bazı ilişkilerin ve bağlantıların seçim sonucu değildir. Aile ilişkileri buna örnektir. Ortak çıkarlar söz konusu olduğunda da var olan ilişkiyi bitirmek taraflar için pekte istenen bir durum değildir buna örnek olarak da iş ilişkileri verilebilir. Geçmişte yaşanan sorunları çözümleyerek ya da üzerinde çok fazla durmayıp olayın etkilerini bastırma gibi çözümlerle var olan ilişkiler sürdürülebiliyor. Ancak doğru ve sağlıklı çözümlenmemiş her sorun var olan ilişkiler için tehdit olmaya devam edecektir.

Aile, arkadaşlık, romantik ve iş ilişkilerimizde hepimiz hata yapabiliyoruz ve buna bağlı sorunlar yaşayabiliyoruz. Bu yaşanan problemleri çözümleme şeklimiz ilişkinin sağlamlığını etkiler. Yapılan bir hatayı taraflardan biri hazmedemediğinde her ne kadar sorun ve problem yokmuş gibi görünse de aslında o durum kişi için çözülememiştir. Yaşanmış olan olayları veya hataları hatırlatıcı bir durum tekrar yaşandığında, olaylar tekrar ortaya çıkabilir ve sorun tekrar alevlenebilir. Eskiden yaşanmış olan hataları tekrar masaya dökmek ilişkileri en fazla yıpratan noktalardan biridir. Hataları dile getirilen birey çaresizlik, üzüntü ve öfke duyguları gibi birçok olumsuz duygu taşıyarak; karşı taraftan soğuma, ondan uzak durma ve ilişkiye son verme gibi karar alabilir. Aile bağı gibi bir bağ ile bağlı olan bireylerde dahi uzaklaşma ve soğuma tepkilerini gözlemlenir.  Bu olay sürekli bir hal aldığında hataları dile getirilen birey üzerinde mobing olur ve hem ruhsal hem davranışsal problemler ortaya çıkarabilir. Bu da bireylerin sağlıklı iletişim kurmalarına engel olacaktır. Bunun sonucunda ilişkide ya bir kopma meydana gelir ya da ilişki devam etse dahi sağlıklı ve yapıcı bir ilişkiden söz etmek mümkün olamayacaktır. Bireylerin kabullenmeme nedenlerine baktığımızda ise duygusal kırılmalar, küçük düşürülmek, yapılan işin sekteye uğraması ya da tamamen yok olması gibi nedenler örnek verilebilir. Bu durum her iki taraf içinde yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Daha sağlıklı ilişkiler için geçmişle yüzleşmek var olan sorunu çözmenin başlıca yöntemidir. Yaşanan olumsuz olayların ileriki zamanlarda da herhangi bir problem teşkil etmemesi için birey, öncelikle olay sonucunda karşı tarafa ne kadar etkilediğini dile getirmelidir. Bu da sorunun etkilerinin ileriki dönemlerde yeniden otaya çıkma riskini azalmasında etkili olacaktır. Birey, yaşanan sorunun kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi çözümleyebildikten sonra kabullenme meydana gelir ve artık eskide kalmış olan olayları dile getirme gereksinimi duymayacaktır.  Aynı zamanda olayın üzerindeki etkisini bastırmaktan ziyade bunu dile getirdiği için, kişide herhangi bir ruhsal bir baskının oluşmasını engelleyecektir.  Bireylerin kişilerarası ilişkilerinde yaşayacakları olumsuz olayları sıcağı sıcağına ele alıp çözümleyebilmesi veya ertelemeden sakinleştikten sonra ele alıp çözümlemesi daha sağlıklı iletişim, etkileşim ve paylaşımların oluşmasını sağlayarak var olan ilişkileri güçlendirecektir.