Aman dikkat ...

TAKİP ET

Gazetemizin yazarı olan Tuba BOZKURT'tan önemli uyarı...

Geleceğimizi belirleyen sınavımız olsun kaygılarımız değil.
Bildiğiniz gibi ülkemizde eğitim sistemi sınav odaklı bir hale gelmiş durumda.. Bir yandan ergenlik dönemindeki gelişimsel sürecini idrak edememiş, farkında olmayan birey öbür yandan anne – babaları, öğretmenleri ve sosyal çevrelerinde bulunan diğer kişiler tarafından sınavlarla bir rekabet dünyasına itilen kendilerini bir anda uzun ve zorlu bir yarış maratonunda bulan birey..
Dilerseniz önce ergenlik dönemine bir göz atalım.
Ergenlik dönemi, 9-11 yaşlarından başlayarak 17-18 yaşlarına kadar devam eder ve bu süreç içerisinde her ergende farklı fiziksel, zihinsel ve sosyal-duygusal değişimlere rastlanır. Bu değişimlerin yanı sıra yaşanılan kaygı ve stres kız ve erkek ergenlerde farklı tepkilere yol açmaktadır. Ergenlik; fiziksel olarak büyümenin görüldüğü cinsel gelişme ve psikososyal olgunlaşmanın gerçekleştiği, çocukluktan yetişkinliğe bir geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. Bu sürecin ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği ergenden ergene farklılık gösterebilir. Ülkemizde ergenlik dönemindeki gençlerin yaşadığı kaygılardan biri olan sınav kaygısı, eğitim başarısının önündeki en ciddi engeldir. Aile ve toplumdaki artan başarı beklentisi, öğrenciler üzerinde baskı oluşturur. Bu baskı bireylerde stres ve kaygıları yükseltmektedir.
Sınav kaygısı, sınav öncesinde kişinin öğrendiği bilgiyi sınav sırasında aktaramaması sonucunda öğrenilen bu bilginin unutulması ile öğrencinin başarısını etkili bir şekilde kullanamadığı yoğun kaygı durumudur. Sınav kaygısı kişinin olaya yüklediği anlama bağlıdır. Sınav kaygısı yaşayan öğrencinin sınavda dikkatinin dağılmasına, motivasyonunun düşmesine ve olumsuz düşüncelerin oluşmasına sebep olur. Sınav kaygısı, eğitim ve öğretime hazırlamada yoğun olarak yaşanan, beraberinde birçok olumsuzluklar getiren oldukça güncel bir konudur. Nedir bu olumsuzluklar?
Fizyolojik olarak; uykusuzluk, çarpıntı, kabus görme, terleme, mide bulantısı, baş ağrısı vb. belirtiler görülürken, davranışsal olarak; gerginlik, sinirlilik, öfke, karamsarlık, mutsuzluk, isteksizlik, boş verme gibi belirtiler ortaya çıkar. Sınav adayı olan bireylerde sık sık şu bilişsel cümleleri duyarız: Bu sınavda başarılı olamayacağım, bu sınav sonunda her şey çok kötü olacak, sınıftaki herkes benden daha zeki, bu sınavda başarısız olursam bir daha asla hiçbir eskisi gibi olmaz, sınavda her şeyi unutacağım, kendimi yetersiz ve eksik görüyorum, evdekilerin yüzüne nasıl bakarım gibi..
Peki bu kaygıyla nasıl baş edebiliriz?
Öncelikle sınav kaygımızın nedenini bilmeliyiz. Neden kaygılanıyorum, Beni kaygılandıran ne? Örneğin, cevabımız sınava yeterince hazır hmediğimizse; çözüm olarak sınava daha iyi çalışma stratejileri bulmalı, çalışmaya odaklanmalıyız.
Kendinize ve yapabileceklerinize inanın. Yetkin olduğunuzu hissedin.
Son olarak bu süreçte anne-baba tutumlarına değinmek istiyorum. Anne-baba ne yapmalıdan çok ne yapmamalı?
Çocuğunuza baskı kurmayın.
Kaç puan aldın demek yerine günün nasıl geçti diye sorun. O istiyorsa zaten anlatacaktır.
Çocuğunuzu başka öğrencilerle kıyaslamayın. Bir karşılaştırma yapmak istiyorsanız çocuğu sadece kendisiyle kıyaslayın.
Çocuğunuzun sınav öğrencisi olması gayet normal bir durumdur. Evde olağanüstü hal ilan etmeyin.
Sürekli eleştirmeyin, yasaklar koymayın, suçlayıcı davranışlarda bulunmayın.
Herkese başarılar diliyorum. Unutmayın ki sandığınızdan çok daha güçlüsünüz, kendinize inanırsanız başarırsınız..